Sabahın erken saatinde başlayan hayat mücadelesi, yaşadığın, yaşayacağın, onlarca olumsuzluklar ile cebelleşerek devam eder.
Son günlerde bu yük daha da artarak insanlarda bir olumsuzluk, sinir, kapris hali bir koşuşturmadır sürüyor. Kimisi evine götüremediği ekmeği için, kimisi okulunun son günleri olduğundan alacağı iyi not için, kimisi karşılaştığı dünya yükünü hafifletmek için, kimisi alacağı makam için, kimisi de götüreceği kaymaklı ihaleden alacağı onlarca para için koşturup duruyor.
Her kesimin bir amacı, bir gayesi vardır. Bu zor yaşantıda insanları muhtaç hale getirmek, düşünemez durumda bırakmak, kazanmadığı parayı banka kredi kartları ile harcatıp ardından onlardan mankut gibi insan olmaları ve ne söylersen tutmaları, ne emredersen yapmalarını istemek, ardından sana kulluk yapan insanların üzerinde olman için onları koyundan farksız görüp, senin çobanlık yapman için çok güzel fırsatı değerlendirmen, sen onlarca imkandan yararlanırken, milyonların sana kulluk yapması ne güzel bir hayat marabalar çalışsın, risk alsın, vergi versin, sigorta pirimi yatırsın, devletim, milletim desin ara sıra sen onların hoşlanacağı güzel lakırtılar söyle gerisi zaten gelir!
Geliyor da, “üretim yapsın” diyerek yandaşlara verdiğin kredileri bir çoğu hiç ederek cebellezi yaparken, garibana verdiğin üç koyun, beş inek için reklamlar yapmada geri durmamak, bir kilo et için ithal kapısını aralamak kendi kendine yeter bir ülke iken her üretimimizi ithal eder hale gelmek, devletin her kapısını, her görevlisini bir partinin il başkanına, ilçe başkanına millet vekiline bağlamak, orada çalışanların her birinin arkasında siyasetin yetkili etkili kişinin olmasını sağlayıp, bu kurumları hizmet edemez vaziyete getirmek, kanunları bile suçluyu haklı vaziyete getirmek için düzenlemeler yapmada çekinmemek.
Hele bir de düşersen, muhtaç hale gelirsen, kapanan, kapıları görmek, halin nedir diye soranın olmaması… Sen gerçekleri çekinmeden söylerken, haykırırken, doğruların yüzünden naçar vaziyete düşmen!..
Bunlar bugün yaşadığımız gerçekler, bunu kimse inkâr edemez, sadece inkar edenler, bu kaostan nemalanan sütü bozuklardır.
Bir seçim atmosferine daha ülkemiz itildi ,genel seçimlere bir buçuk yıl olmasına rağmen “ülkenin bekası” denilip, erken seçim istendi ve 24 haziran 2018 günü yapılacak seçimle ülkem yönetimi BAŞKANLIK sistemine geçecek, parlamento sadece onay müessesi olacak, milletvekillerimizin ilimize hizmet etme konusunda daha önce olduğu gibi etkili olması söz konusu olmayabilir. Çünkü ülkenin başkanı ve onun atadığı bakanlar bürokratlar bu ülkenin yönetiminden hizmetine sorumlu olacaklar, yani bizi ülkemizi yeni bir yönetim biçimi beklemektedir.
İnşallah ülkemiz ve insanımız için hayırlı olur Bizim için önemli olan vatandaşın hayat standardı yükselsin insanımızın yarın endişesi olmasın. Tüketen değil, üreten bir ülke olmak için çaba sarf edecek bürokratımız olsun, üreticinin, imalatçının ülke ekonomisine katkısı olacak, her yapılanmanın önü açılsın, devlet olarak destek olunsun Cumhuriyet tarihinden bu güne imalatı yapılmış veyahut yapılmaya teşebbüs edilmiş ardından kapatılan bütün projeler yeniden gündeme gelsin, çalışır hale getirilsin.
Ülke ekonomisine katkı sağlar hale gelsin, üniversite mezunu çocuklarımız kapı köşelerinde oturmasın, ilimiz başta olmak üzere ÜLKEM mutluluklar ülkesi olsun, haksızlıklar peşinde olanlar avanta geçinenler devletime hiç katkısı olmadan maaş alanlar yok edilsin. Yahut üreten hale getirilsin, haksızlıklar peşinde olanlar devletime milletime hainlik yapanlar, makamlarına mevkilerine bakmadan yargılansın, hukukun üstünlüğü kayıtsız şartsız bu ülkenin değişmez hükmü olsun, her taraf akşamın karanlığına bürünmüşken ufuktan yeniden güneşin pırıltıları sarsın ülkemin ve ilimiz Kırşehir’in üzerine…
Evet bizler bugün varız, yarın yokuz. Ölüm bizi bulmadan hayatta yapılabilecek en verimli güzel işleri yapmamız, şiarımız olsun VATAN, BAYRAK NAMUSTUR. Buna göz dikenlerin mezarı dahi olmasın.