Bir asır önce Kırşehir’e gelen
Mustafa Kemal Atatürk’ün
Kırşehir’e gelişinin hatırlattıkları

Gazi Mustafa Atatürk ve arkadaşlarının Kırşehir’e gelişi hem Türkiye Cumhuriyeti tarihimiz açısından hem de dünya tarihi açısından da bir dönüm noktasıdır. Millet iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu ve İstiklal mücadelemizin esasları gibi önemli hususlar, bugün hayat bulmaya başlamıştır.
24 Aralık 1919 tarihinde Atatürk'ün gelişiyle Kurtuluş Savaşı'nın merkezi olan Ankara, işgal altındaki ulusumuzun bütün mazlum milletlere örnek olan özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine ev sahipliği yapmıştır.
Bir asır önce Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü Kılıççı Köprüsü’nde karşılayan Kırşehirliler, tarihe geçen büyük başarının en önemli destekçileri olmuş; coşku ve azimleri Cumhuriyet'e uzanan yolda verilen mücadeleye güç katmıştır.
Gerçekten Türk halkı, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da Büyük Kurtarıcımız Mustafa Kemal Paşa önderliğinde kurtuluş için ilk adımı atmıştı.
“Ya istiklal ya ölüm” parolasıyla yola çıkan Mustafa Kemal Paşa, kurtuluş mücadelesinin ön hazırlıklarını Erzurum ve Sivas Kongreleriyle tamamlamış, ulusumuzun yöresel örgütlenmelerini “Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti” olarak tek çatı altında toplamayı başarmıştı.
Bu cemiyetler arasında Kırşehir’deki dernekler ve müdafaa-i hukuk grupları da yer almaktaydı. Mustafa Kemal Paşa daha Kırşehir’e gelmeden önce de halkımız bu dernek ve cemiyet çalışmalarını hızlandırarak millî mücadeleye hazırlık çalışmalarına başlamış, İstanbul hükümetine karşı çıkmış, Anadolu’nun yer yer işgaline karşı halkın millî bilinç etrafında toplanmasını sağlamışlardı.
Kırşehir halkı millî mücadeleye tam destek vermişler ve bu uğurda birçok gencini de vatan uğruna şehit vermiştir. Milli mücadele süresince tespit edilen Kırşehir’in şehit sayısı il merkezinden 210, Mucur’dan 75, o dönemde Kırşehir’e bağlı bir belde olan Avanos’tan 85 kişi olduğu açıklanmıştı.
Kırşehir halkının, bağımsızlık konusunda kesin tavır alması, Millî Mücadeleye maddî ve manevî katkılar sağlaması, millî şuuru ayakta tutması Ankara hükümeti tarafından takdirle karşılanmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Kırşehirlilerin mücadele uğruna fedakârlıklarını esirgemediğini defalarca bildirmiştir.
Kırşehirlilerin Mustafa Kemal Paşa’ya ve beraberindeki Temsil Heyetine 21-25 Aralık 1919 tarihleri arasında Kırşehir’de kaldıkları 5 gün içerisinde tam ilgi ve destek gösterdiklerini biliyoruz.
89 yıl önce, 23 Aralık 1930’da İzmir’in Menemen ilçesinde vatan ve Cumhuriyet düşmanlarınca şehit edilen yedek subay Kubilay’ın da şehit edildiği haftayı yaşıyoruz.
Yine bir anıdan bahsetmek istiyorum. 22 Aralık 1914’te 90 bin Mehmetçik kardan örtüyü kefen eylediler. Allahuekber Dağları’nda, benim adım olan, babaannemin amcası Şevket bir daha dönmemek üzere, dönmeyi düşünmeden askere gidiyor, Sarıkamış’ta 90 bin askerle birlikte şehit oluyor. Üstelik ailesi bugünkü gibi şehit maaşı bile almıyor.
Bu toprakların nasıl kurtarıldığını, Atatürk’ün Milli Mücadele’yle bu ülkeyi düşmanlardan temizleyip, nasıl kurduğunu asla unutmamalıyız.
24 Aralık günü, yani bugün Atatürk’ün Kırşehir’e gelişinin onurlu bir günü.
Yine böyle karlı bir kış günü ülkesinin göz göre göre parçalanmasına daha fazla dayanamayan Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı sarayının tüm rütbe ve sıfatlardan sıyrılmış, sine-i millete bir fert olarak 19 Mayıs 1919’da ayak bastığı Samsun’da kurtuluş meşalesini yaktıktan sonra Ankara’ya doğru ulusal mücadelesini başlatmıştı.
Kırşehir bu ulusal yürüyüşün en önemli basamağıydı ve Mustafa Kemal Paşa, Kırşehir yürüyüşüne önce Hacıbektaş, Mucur, Kırşehir ve Kaman güzergâhından gördüğü yurtseverlik duygularına dayanamayarak, ulusal kurtuluşumuzun temelini atmıştı.
Mustafa Kemal Paşa, Kırşehir’e gelirken önce Hacıbektaş’a uğramış ve Hacı Bektaş’ın postunda oturan Cemalettin Çelebi Efendi ile görüşmüştü.
Mustafa Kemal Paşa, Hacıbektaş’ta Cemalettin Çelebi ile uzun uzun görüştükten sonra ayrılacağı zaman, “Ankara’ya gidiyorum. Meclisi toplayacağım, sizin görüşünüz benim için önemli” dediğinde, Cemalettin Çelebi Efendi, “Paşam biz Hacıbektaşlılar ve tüm Hacı Bektaş-ı Veli’nin müridleri olarak sonuna kadar yanınızdayız. Bundan emin olabilirsiniz, müsterih olun” der.
Mustafa Kemal Paşa, biraz daha rahatlamıştır.
Hacıbektaşlılardan gördüğü misafirperverlik her şeyin üstündeydi.
Anadolu Alevileri, Mustafa Kemal Paşa’nın sonuna kadar yanındaydılar. Mustafa Kemal Paşa, Cemalettin Çelebi’ye dönerek, “Anladım, teşekkür ederim. Eh, öyleyse bana müsaade” der.
Bunun üzerine Çelebi Cemalettin Efendi, “Hayır Paşam, sizi bırakamayız. Bugün sizi ağırlamaktan, misafir etmekten başka bir düşüncemiz yok. Sizi ağırlayamazsak ceddimize ar gelir” der.
Mustafa Kemal Paşa, Hacıbektaş’ta karlı ve soğuk kış günü iki gün kalır.
Hacıbektaşlılar, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin torunları olarak Mustafa Kemal Paşa’yı en iyi şekilde misafir edip ağırlarlar ve sabah yine böyle soğuk bir kış günü Hacıbektaş’tan ayrılır, Mucur’a gelir ve Kırşehir’e doğru yol alır.
Mustafa Kemal Paşa’nın Kırşehir’e geleceğini duyan Kırşehirli atlılar, Gölhisar sırtlarında Mustafa Kemal Paşa’yı karlar altında cirit oynayarak karşılarlar. Büyük sevgi gösterileri arasında ilk ayak bastığı yer olan Yenice Mahalle’deki Kılıççı Köprüsü’nde toplanan Kırşehirliler, büyük bir gövde gösterisiyle bugünkü Atatürk Caddesi’nde ilerleyerek, Belediye önüne gelirler.
Biz Kırşehirliler için 24 Aralık, bir bayram günüdür. Her Kırşehirli yıllar yılı 24 Aralık’ta Devletimizin Kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün onurlandırdığı bugünü unutmaz.
Çocukluğumdan bu yana çok iyi hatırlıyorum ki Mustafa Kemal Paşa’nın Kırşehir’e gelişi büyük bir sevgi ve coşku içindeki törenlerle kutlanırdı.
60 yıl önce başlatılan Atatürk’ün Kırşehir’e geliş törenleri, son yıllarda giderek tamamen sönük geçmeye başladı, ilk yıllardaki kutlamalardan eser kalmadı.
Atatürk’ün Kırşehir’e gelişinde ayak bastığı Kılıççı Köprüsü’nden itibaren Yenice Mahallesi’nde, Atatürk Caddesi’nde yol boyunda toplanan kalabalık Kırşehirlilerin alkışları arasında ellerinde bayraklarla, Atatürk fotoğraflarıyla yürüyerek Belediye önüne kadar geldiklerini daha dün gibi hatırlıyorum.
En önde Vali, Belediye Başkanı, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, halk ve öğrenciler sevgi gösterileri arasında Belediye önüne gelirlerdi.
Ne güzel günlerdi, o günler…
Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’dan Ankara’ya giderken Kırşehir’e gelişinin 100. yılında kurtardığı ülkemizin içinde bulunduğu duruma bakınca bugün Atatürk’e o kadar ihtiyacımız var ki diyoruz, ama Atatürk’ün de bir sözünü hatırlatıyoruz…
Bu destek, Kırşehirlilerin Büyük Önder Atatürk’ün ve dava arkadaşlarının omuz omuza, çetin mücadelelerden başarıyla çıkarak kurdukları yeni Türk Devletine ve yönetim biçimi olan Cumhuriyete karşı gittikçe artan bir bağlılık oluşturmuştur.
Kırşehir halkının bu bağlılığı bugün de aynı bilinçle, artarak devam etmektedir.
Türkiye Cumhuriyetine ve onun kurucu değerlerine bağlı olan siz değerli hemşerilerimizin bugün de aynı kararlılık ve bilinç içinde olduğunuzu görüyoruz.
Yeter ki bizler, milletimizin, ülkemizin içinden geçtiği bu zorlu ve sıkıntılı süreçte görev ve sorumluluklarımızın farkında olmaya, Ulu Önderimiz Atatürk’ün izinde yürümeye devam edelim.
Cumhuriyetimizin kurucusu, bağımsızlık mücadelemizin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde yürümeye devam edip, Cumhuriyetimize sımsıkı bağlı olalım.
Atatürk vatanına adadığı ömrü boyunca; askeri, siyasi ve insani yönleriyle tüm dünyaya örnek bir devlet adamı olmuştur. Onun fikirleri, gelecek nesillere miras bıraktığı en kıymetli yol göstericidir.
Bu büyük milletin ve bu kutlu kentin bir ferdi olmakla ne kadar gurur duysak azdır.
Aziz vatanımızın selameti için canlarını ortaya koyan maddî ve manevî destek verenlere, cepheden cepheye atılan gazilerimize, canlarını seve seve vatan yolunda feda eden aziz şehitlerimize bir kez daha minnet ve şükranlarımızı sunmayı bir borç biliyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle Kırşehir’e gelişinin 100. yıldönümünde Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle anıyor, Cumhuriyeti kuran bütün kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyor, bu önemli günün başta Kırşehirliler olmak üzere bütün halkımıza kutlu olmasını diliyorum.
Yazımı Büyük Önderimiz Atatürk’ün şu veciz sözüyle noktalayalım:
“Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun.”