Salı günü kendi evimizde grubumuzda orta sıralarda yer alan Tarsus İdmanyurduspor’la karşılaştık. 
Mutlak üç puan parolasıyla çıktığımız Galatasaray ve Milli takımımızın efsane futbolcusu Ergün Pembe’nin teknik direktörlüğünü yaptığı Tarsus İdmanyurdu’nun ilk yarıda tek atağı oldu kalemizde, o da kendi futbolcumuzun bireysel hatası ile golle sonuçlandı.
Tabi soyunma odasına mağlup girecek b.ir oyunu hak etmediğimizi söyleyebilirim. Takımımız ilk yarıda rakibe göre çok üstündü, sürekli rakip kaledeydi. Ama bal yapmaz arı gibiydi. Bol bol geri pas, yan pas, rakibi kendimize çekme girişimlerinde bulunduk, şişirme toplarla gol aradık. Nitekim de top çevirmek isterken kendi sahamızda rakibe kaptırdık ve golü kalemizde gördük.
Gürses Kılıç hoca ilk yarıda istediği performansı gösteremeyen Mehmet Alaeddinoğlu ile Batuhan Süer’i çıkarıp yerlerine Şerif Doğan ve İsmail Düzgün’ü oyuna aldı. Tam biraz baskı yapıp beraberliği yakalamak isterken yine bir top kaybı ile 2-0 yenik durumla düştük.
Orta sahada Serhat Mermer ayağındaki topu Ferhat Duman’a kaptırdı. Ferhat Alperen Pak’a çıkardı ve bu futbolcu ceza yayı üzerinde meşin yuvarlağa ağlarımıza gönderdi.  
Gürses hoca baktı yapacak bir şey yok, üç futbolcu birden değiştirdi. 66. Dakikada Nuri Melih Mursal’ın yerine Ahmet Karadayı’yı, Serhat Mermer’in yerine  Furkan Polat’ı ve Ali Kucik’in yerine de Hakan Yavuz’u oyuna aldı. Bu değişiklikte Gürses Hoca çok haklıydı. Ali Kuçik sahada yok gibiydi, Serhat ta hep hata yaptı, hem de çok ağırdı. Orta saha ile forvet arasında kopukluk ve mesafe o kadar net belliydi ki nedense bunu ilk yarım saatte ortadan kaldıramadık. 
Rakip 2-0’lık skoru korumak için defansı geçince, üç oyuncunun yerlerine girenler takıma bir canlılık getirince hücumda daha etkili oynadık Sonuçta önce penaltı golüyle farkı 1’e indirdik, sonra da eşitliği sağladık. 
2-2’den sonra rakibin tekrar üstünlüğü yakalamak için baskısını artırdığı dakikalarda biraz telaş yapmasak ve yakaladığımız fırsatları değerlendirseydik bu maçı üç puanla kapatabilirdik. Ama olmadı. Fakat benim gibi maçı izleyen basın mensupları da yöneticiler de alınan bir puana razı olmuş gibiydiler.
Evet daha ligin başındayız. Eyüpspor yenilgisinden sonra evimizde Tarsus Beraberliğine üzüldük. Ama lig devam ediyor, bunları telafi etme şansımız var.  Şimdi önümüze bakma zamanı. Geçtiğimiz haftalarda koronavirüs nedeniyle ertelenen Etimesgut Belediyespor’la 24 Eylül Cumartesi günü evimizde karşılaşacağız. 
4 gün arayla evinde üst üste maçlara çıkacak olan Kırşehir Belediyespor bu karşılaşmaların ardından 4 gün sonra bu kez deplasmanda 28 Ekim Çarşamba günü Kırklarelispor ile karşılaşacak. Ligin uzak deplasmanı Kırklareli’nden döndükten 3 gün sonra bu kez evinde Vanspor’u konuk edecek.
Yani özetle 3 önemli maç takımımızın kaderini belirleyecek. Alacağımız sonuçlarla ya zirve yarışında olacağız, ya da orta sıra ile alt sıralar arasında gidip geleceğiz. Gönlümüz takımımızın evimizde oynayacağımız iki maçı mutlaka kazanmasını, Kırklareli deplasmanından da mutlaka puanla dönmesini arzuluyor. Ama sadece bizim istemimizle olmayacağını da biliyoruz.
Yeşil-beyazlı formayı giyen bütün futbolcularımız artık kendine gelmeli ve formalarının hakkını vermeli. Teknik Direktör Gürses Kılıç ta artık ideal onbirde karar kılmalı ve güvendikleri isimlere değil, mücadele edenlere formayı vermeli diye düşünüyorum.
Başarılı bir Kırşehir Belediyespor için gecesini gündüzüne katan, maddi ve manevi her şeylerini ortaya koyan Başkan Mustafa Bulut ve yönetici arkadaşlarının puan kayıplarında yüzlerindeki üzüntüyü bu takamın hocaları da futbolcuları da görmeli ve güvenlerini boşa çıkarmamak için şu üç maçtan 9 puan alarak onların yüzünü güldürmelidirler. Tabi yeşil-beyaz forma aşkıyla yanıp tutuşan, maçları sahada izleyip destek veremedikleri için kahrolan taraftarları da…
4 gün arayla evinde üst üste Etimesgut Belediyespor, Kırklarelispor ve Vanspor’la karşı karşılaşacak oyan Kırşehir Belediyespor takımımıza başarılar diliyorum. İnşallah 9 puanı hanemize yazdırıp, bu ligin zirve yarışında biz de varız deriz.