Zor günlerde söylenecek çaresizliğin ifadesi benim için fark etmez ifadesi. Bence bunalan çaresiz kalan insanın söyleyeceği bir lakırdı.

Zor günlerde söylenecek çaresizliğin ifadesi benim için fark etmez ifadesi. Bence bunalan çaresiz kalan insanın söyleyeceği bir lakırdı. Ne kadar biçare kaldık, ne kadar çaresiz kaldık, neler yazsak az kalacak.
Ağır başlı olgun olmak için değerli bir ağabeyim in telkinini yazmak istiyorum. “Her şeyi kafana takma boş ver gitsin. Gerçekleri olumsuz olanı konuşacağına vırt zırt konuş rahat edersin” sözü iyi de kardeşim, Kırşehir’de, ülkemde duyarlı insan olmak neden suç oldu? Neden insanlar arasında suçlu gibi muamele görüyorsun?
Gerçekleri söyleyip yazınca demek ki birilerini acıtıyor ki hemen hoplamaya, sıçramaya başlıyor.
Kamuda yapılması gerekenler, açılışlar hayırlı olsun. Kutlamaları ile yapılıyor, yırtılan devletin kasası, yetimin, öksüzün hakkı. Allah için bütün kamu ve yarı kamu niteliğinde çalışan kurumlar ve çalışmaları bir denetlensin, yapılması gerekenler vatandaşa hizmet etmesi gereken işlemler ne kadar zorluklarla yapılıyor bir görün lütfen. Görün ki gereğini yapın, müdahale edin.
Her vatandaşın vatandaşlık numarası varsa. Türkiye Cumhuriyeti nüfusuna kayıtlı ise, neyin hesabı yapılarak kulak gösterme hikayesi uygulanır?
Neden Bir vatandaşlık numarası ile yapılması gerekenler, kurumlar arasında mekik dokumaya döndürülür?
Bu ülkemin öz vatandaşına yapılanlar, inanın sığınmacı olarak ülkeme gelenlere yapılmıyor. Benim çocuğum imtihana girerek yükseköğretimde okuma hakkını kazanırken, onlar benim ülkemin çocuklarının üzerine çıkarak hiç bir zorlukla karşılaşmadan yükseköğretimde okuma şansı bulabiliyorlar. Bizlere tanınmayan haklar, sağlıkta yaşamın her anında onlara tanınıyor.
Neden devletin bu milletin vergileri ile yapılan, toplananlar son haddine kadar onlara kullandırılır anlamak, dile getirmemek mümkün mü?
Neden soyumuzdan gelen, genlerimizi taşıyan, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan insanımıza bunlara gösterdiğimiz müsamahayı göstermiyoruz.
Benim vatanıma hizmet etmiş, ömrünü vatanına vergi vererek yaptığı kendi öz sermayesi ile kurduğu işyerinde, arabasında çoluk çocuk geçindiren esnafa, sanayiciye, çiftçiye bunlara tanıdığımız imkanları tanımıyoruz?
Ne oluyor bize ve bizi idare edenlere?
Yıllar önce “çözüm süreci” denilip terörü, onun yalakalarına verilen müsamaha ve onlarca vatan evladının şahadeti, “imanlı gençlik yetiştiriyoruz” deyip bu milletin iyi niyetini suiistimal eden, ocaklar söndüren, onlarca vatan evlatlarının şehit olmasına vesile olunmasına bu millet ne diyor, ne düşünüyor acaba?
İyi niyet içerisinde bunlara hizmet eden garip Mehmet’in, Ahmet’in çocuklarını bunlara hizmet etmesini kurban olmalarına kim yol verdi?
ALLAH esirgesin neredeyse Cumhurbaşkanı ve Başbakan kadar yetkileri kimler verdi? Resmi kuruluşlar alınacak memurun, amirin referans olarak bunları olurunu almadılar mı?
Ülkücü, milliyetçi gençliği kimler yok saydı?
Bunlar Kırşehir’de de, ülke genelinde de yaşanan gerçekler değil mi?
Bunları söylen kim ne yaparsa yapsın benim için fak etmez mi diyelim.
Bakın sayın yetkili seçilmiş, atanmış, devletimin temsilcileri Kırşehir merkezinde devam eden altyapı ve üstyapı çalışmaları biran önce bitmesini sağlayın. Esnaf ve şehirde yaşayan insanlar ses çıkartılmıyorsa bu size duyulan saygıdan, toplamda şehir merkezinde beş altı kilometreyi bulmayacak bir yol kaldırım çalışmasını uzattıkça esnafa sanatkara şehir dışından bir şekilde ilime gelen insanlara zülüm derecesinde bir uygulama söz konusu. On dakika önce açık olan yol, on dakika sonra kapatılıyor, trafik keşmekeşe dönüyor. Adeta çıkmaz sokaklarda labirentlerde yol bulma mücadelesi veriliyor.
Milyonlarca para harcanarak hatta mahkemelere kadar uzanan bir süreçte yapılan şehrimin simgesi haline gelen Atatürk büstünün altındaki saatlerin üzerini Bayrak logosu ile kapatana kadar saatçi bir esnafa bunun sorumluluğunu verip, bu saatlerin ve büstün temizlik bakım çalışmasını yaptıramayacak kadar acze düşmek bu şehre yakışmıyor.
Konuları uzatabilirim bütün bu olumsuzluklara benim için fark etmez dememizi beklemeyin. GAYRET SİZDEN, KUDRET ALLAH’TAN.
Biz yazalım söyleyelim duyan kulaklar olur diyelim…