Bekle arkadaş gelecek!

Kırşehir’de son günlerde resmi kurumlarda işi olan her kesimdeki insanın duyduğu karşılaştığı gerçek. Duyduğu bir söz “bekleyin arkadaş gelecek!” ve yahut ta “arkadaş izinde, önümüzdeki hafta uğrayın!” oluyor ne yazık ki… Alsana bir kaya nerene dayarsan daya!.


Alsana bir kaya nerene dayarsan daya!..
Ulan resmi kurumlar bile şahsi çalışan işyerlerine dönmüş de bizim haberimiz mi olmadı yoksa?
Resmi kurumlarda iş yapacak, işi çözecek yetenekli personel mi kalmadı anlamakta zorluk çekiyorum. Anlayan, bir bilen varsa çıksın açıklasın!
Gerçi bizim yazdıklarımızda havada kalacak, ama yine de belki birileri duyar, görür de sayın yetkililere haber verir.
Vatandaşın işi zora sokuluyor, git-geller çoğalmış resmi kurumlarda yetenekli işi bilen personel kalmamış! Her hangi bir işi yapan personel gerek rapor alarak, gerekse iş için ve yahut izinli olduğunda onun işini yürütecek, onun işini yapacak personel kalmamış!
Çeşitli resmi kuruma müracaat eden vatandaşın işi görülecek, vatandaş kesinlikle mağdur edilmeyecek gibi bir anlayış var olmasına rağmen bütün resmi kurumlar da yukarıda bahsettiğimiz konuyla alakalı sorunla karşılaşmayan vatandaş yoktur herhalde.
Bütün bu olumsuzlukların yaşanmasına neden bence siyasetin her türlü işlerin üzerine çıkması. Buna onlarca sebep sayarım.
Küçük bir örnekle bunu güçlendirmek istiyorum. Eğer ki geçici istihdamla bazı resmi kurumlara almış olduğunuz insanları otobüslerle iktidarın her türlü toplantısına bu insanların gitmesini zorunlu koşuyorsanız, üniversitede okuyan çocukları lüzumlu lüzumsuz bir konu gündeme getirip herhangi bir siyasi liderin konuşmasına katılım sağlanmasını, orada salonların doldurulmasına figüran tayin ediyorsanız, hak etmeyen personeli yetenekli, işini bilen bir personelin üzerinde hakim kılıyorsanız, idarecileri kendinizin emir kulu tayin etmişseniz, onlara bir partinin amiri olarak emir veriyor, onun idaresine müdahale edecek kadar işi ileri götürmüşseniz vay halimize, vay!
İnsanlık değerlerinin üzerinde bir değeri ben tanımıyorum. Kimse kimsenin kapı kulu değildir. Gel gör ki ülkemde son yıllarda yaşananlar beni son derece etkilemekte. Allah için söyler misiniz her gün üç beş şehit buna hangi yürek dayanır buna hangi vicdan sesiz kalır. Bu çocukların kabahati ne? Birileri birilerine müsamaha gösteriyor, sesiz kalıyor, bütün olumsuzluklara bütün hukuksuzluklara göz yumulmasını istiyor!
Vatanına hainlik yapanlar bunu fırsata dönüştürüp hainlik için onlarca planlar yapıp vatan evlatlarını şehit ediyor. Hainler bu devletin her türlü imkanından sonuna kadar faydalanarak devlete, millete küfür ederek hayat buluyor ve buna hiç bir işlem yapamıyorsunuz. Ülkemde her konu alt üst olmuş insanlar adeta robotlaşmış günlük yaşantısının dışında hiç bir şeyi görmez duymaz bilmez olmuş.
Hayat o kadar zorlukları üzerine yüklemiş ki konuşmaya düşünmeye fırsatı bile yok sadece üzerindeki yükün hafiflemesi için at gözlüğü ile bakar olmuş. Yanan, yıkılan, alt üst edilen her şeye duyarsız kalmak adeta vücuduna enjekte edilmişçesine yaşamaya devam ediyor. Tabi buna yaşamak denirse.
Konuyu biraz dağıttığımın farkındayım. İşte onlarca sorun. Hangi bir derdimize yanacağız şaşırmış durumdayız. Vatandaşın beklentisini bizlerin dillendirmesi gerektiğini kendimizi sorumlu hissettiğimiz için belki resmi kurumlardaki yaşanan olumsuzluklar düzeltilir beklentisi ile yazıya dökmek durumunda kaldık.
Biz bir konuyu kamuoyunun bilgisine sunduk. Anlayan, konuya müdahil olmak isteyen bu olumsuzluğu bilgi sahibi olan yetkililere konuyla alakalı girişimler yaparlar umudu ile bekleyeceğiz.