Anadolu Türk kültürünün yaşandığı sayılı illerden olan Kırşehir’de bayramlar bayram gibi yaşanmaz oldu. Bayramlar mı değişti, insanlar mı değişti! Suçlu bayramlar mı, insanlar mı? Nerede kaldı çocukluğumuzun bayramları diyerek düşündüğüm çok olmuştur.

Anadolu Türk kültürünün yaşandığı sayılı illerden olan Kırşehir’de bayramlar bayram gibi yaşanmaz oldu.
Bayramlar mı değişti, insanlar mı değişti!
Suçlu bayramlar mı, insanlar mı?
Nerede kaldı çocukluğumuzun bayramları diyerek düşündüğüm çok olmuştur.
Kırşehir’de Anadolu Türk kültürünü, örfünü, adetini unutur olduk. Tamamen duyarsız, sorumsuz, vefasız, hayırsız, vurdum duymaz ve yozlaşmış bir toplum olduk. Ne bayramdan haberimiz var, ne de seyrandan… Garip bir şekilde kendi halimizde akıp gidiyoruz. Ancak bu akıp gitme de hiç hayra alamet değil, çünkü boşa akıyoruz.
Halbuki çocukluk yıllarımızda ne güzel yaşanırdı Kırşehir’de bayramlar. Bayramlar geldiğinde heyecandan yerimizde duramazdık. Arife gününden itibaren mezarlık ziyaretleriyle başlardı bayram heyecanı. Arife gecesi bayram için alınan ayakkabıları yastığımızın yanına koyarak birlikte yatardık, elbiseleri bayram sabahı kalktığımızda hemen görebilmek için karşımıza koyardık. Heyecanla beklerdik sabahı, güneşin ilk ışıklarının açmasını ve sevinçle yataktan fırlamayı. Bayramlaşmak için sabırsızlıkla beklerdik babalarımızın, büyüklerimizin bayram namazından gelmelerini.
Bayram sabahı Kırşehir Kalesi’nden atılan bayramın habercisi topun sesi ayrı bir renk katardı bayramlara.
Babalarımız, annelerimiz ve diğer büyüklerimiz sırayla dizilirler, bizler de ellerini öper bayram harçlıklarımızı alırdık.
Büyük bir sevinçle, heyecanla, içten ve samimi bir şekilde kardeşlerimizle birbirimize sarılıp, kucaklaşırdık.
Sabah kahvaltısından sonra ilk önce aile etrafında büyükler ziyaret edilir, sonra da komşularla bayramlaşmaya gidilirdi.
Cıvıl cıvıldı Kırşehir’de mahalle ve sokaklar…
Bayramlık elbisesini giyerek şeker toplamaya giden çocuklar. Her evde, her sokakta, her mahallede ayrı bir heyecan, coşku, sevinç vardı bayramlarda. Ulaşımın kolay olmadığı, insanların bu kadar çok arabası olmadığı dönemlerde en uzak yerlere yürüyerek gidilirdi. Kırşehir’ in piri Ahi Evran’ın “kapını gönlünü, sofanı açık tut” sözü harfiyen uygulanırdı.
Edep, saygı, güzel ahlak, sevgi, hoş görü, komşuluk ilişkileri her şey vardı, her şey çok güzel ve mükemmeldi. Bayramlar bayram gibi yaşanırdı.
Şimdi ise Türkiye genelinde olduğu gibi Anadolu Türk Kültürünün ender yaşandığı illerden dediğimiz Kırşehir’de milli ve manevi konularda yozlaşma başladı. Bayramlar unutuldu, anneler, babalar, büyükler ziyaret edilmez oldu. Çocuklar bayram şekeri toplamaya çıkmıyor, şekerlikler boşalmıyor, dört gözle beklediklerimiz gelmiyor, kapıların zilleri çalmıyor. Komşu komşuya selam vermiyor. Bayram olunca herkes plajlara hücum ediyor.
Kısaca bizi biz yapan değerlerimizi kaybettik, büyüklerimizi ve en önemlisi insan olduğumuzu unuttuk. Bizleri bekleyenlerin olduğunu, gözlerinin yollara baktıklarını düşünmez olduk.
Varsa yoksa rahat hayat, lüks arabalar, konforlu evler, tatiller, plajlar…
Altı ayda bir değiştirdiğimiz telefonlar. Gözlerimiz başka bir şeyi görmez oldu. Elleri koynunda cam kenarlarına oturmuş nenelerimizi, dedelerimizi, gözleri yaşlı anne ve babalarımızı unuttuk.
Bekleyen beklesin.
Özleyen özlesin.
Hasret çeken çeksin.
Gözü yollara bakan baksın.
Ağlayan ağlasın.
Düşünmez olduk.
Her geçen gün eriyoruz.
Her geçen ay tükeniyoruz.
Her geçen yıl bitiyoruz.
Acaba Kırşehir’de hangi komşu diğer komşusunun kapısını çalarak bayramlaşmaya gitti, kaç çocuk eline poşet alarak şeker toplamaya gitti, kaç evlat anne ve babasının ziyaretine gitti, bayram dolayısıyla kaç fakir ailenin ihtiyacı giderildi, eğer sucuk yapmaktan etimiz kaldıysa etlerimizi kaç muhtaç aileye verdik çok merak ediyorum.
Ne oldu bize?
Ne oldu da bu kadar vefasız, duygusuz, merhametsiz, sevgisiz toplum olduk ? cevabını bilmiyorum, bildiğim tek şey her geçen yıl bayramların bayram gibi yaşanmayacağına, her geçen yıl daha çok yozlaşacağımıza olan inancımdır.
Zira Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur diyenler çok doğru söylemişler.