Allah daha uzun zaman başımızdan eksik etmesin, AK Parti’nin on sekizinci yılını tamamlarken, nerelerden nereye geldiğimiz ortada.
Cumhuriyetin sembolleri olan veya o devirde yaşayanlar tarafında öyle kabul edilen işletme ve fabrikalar şimdi ortada yok!
Yaşı kırkın altında olanlar bilmez o zamanlarda hayatımızın içinde olan işletme ve fabrikaları. Atatürk’ün ve Cumhuriyetin sembolü olan bu işletmelerin adında dahi ürken ve korkan anlayışla hepsini yok pahasına elden çıkardılar.
Bunlar arasında bir kuruluş vardı ki adeta bir fabrika kuluçkasıydı Sümerbank işletmeleri.
Bu yazıyı yazarken Köy Enstitüleri hakkında yazdığım yazıdan daha fazla duygulandım. Bünyesinde yüzden fazla işletme ve üç yüzden fazla bayilikleri adeta buhar olup uçtu. Bazıları yok fiyatına ve hatta bazıları bedelsiz yandaşlara peşkeş çekilerek yok edildi. Alan şahısların büyük çoğunluğu makineleri hurdaya satarken taşınmaz emlaklerini arsaya çevirerek kâr üstüne kârlarını ekleyerek, etiketli milyarderler arasına katıldılar. Sadece Sümerbank’ın bünyesindeki tarihe karışan şirketlerin sayısı ve serüvenlerini yazacak olsak, ciltler dolusu kitaplar yazmak gerekir.
PTT, Tekel, Demir Çelik, Alüminyum tesislerinin akıbeti aynı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin değerleri ekonomik darbelerle yok edilmeye çalışılırken, kültürel olarak eğitim sistemiyle güvenlik ve askeri kurumlara indirilen darbeler, sistematik olarak yaşanan süreçlerin devamı olmadığını düşünmemek saflık olur.
Şeker Fabrikalarının durumunu yazmaya gerek yok, hepsinin akıbetini yaşayarak gördük ve hala çiftçilerin problemleri devam ediyor. Kırşehir’in son teknoloji ile kurulan fabrikası özelleştirildi, gitti. Ama Amerika’nın Kemal Dervişin cebine koyarak Türkiye’ye kakaladığı mısır şurubu fabrikaları tam gaz çalışıyor.
Piyasayı dengeleyen ve aynı zamanda dengeleyen Et Balık Kurumu’nun neden piyasadan silindiğini ve taşınmaz mallarının akıbetini bilen var mı?
Tarım Kooperatifleri kimlere teslim edildi?
Devlet Üretme Çiftlikleri neden kapatıldı ve ne kadarı kimlere satıldı akıbetini kim biliyor?
Petkim diye bir kuruluşa sahip olan Türkiye Petro Kimya Sanayisinde bir söz sahibi idi. Bu kuruluş Avrupa’nın hatırı sayılır bir tesisti ve Türkiye yok haliyle halkın parasını bu kuruluşa yatırarak kazabilmişti. Acaba bu kuruluş kimin eline geçti diye merak ederek araştırmaya başladım. Bunun hakkında her hangi bir şey yazmak mümkün değil, merak edenler girsin internet sitelerine oralarda neler var ve kimler girmiş bu talanın içine insan aklini yutar.
Kırşehir’de Petkim’e bağlı bir kuruluş olan Petlas Lastik Fabrikası’nın ne amaçla kurulduğunu unutup özelleştirenlere ne der insan bilemem. Elbette biz özelleştirmeye karşı değiliz. Keşke her özelleştirilen tesis bugünkü Petlas gibi olsa. Üretiyor, satıyor, ülkemize döviz kazandırıyor, Kırşehir ve ülke insanına iş ve aş veriyor.
Diğer yandan, devletin nice milli fabrikaları, tesisleri haraç mezat birilerine peşkeş çekildiğini, memleketin nasıl talan edildiğini görürsünüz. Sermayenin dini, imanı, mezhebi olmaz. Bakın şöyle bakalım Siyonistlerin hangi isimler ve kimlerin adını kullanarak nerelere sızdığını görürsünüz. Sonra da belki düşünmeye başlarsınız, “Hani İsrail bizim bir numaralı düşmanımız oluyordu?” diye!
Yanlışı yapana hatırlatmak, suçlunun hoşuna gitmez elbette bunları yazmakta hoşa gitmeyecek. Kendisini gazeteci addetmen ve ulusal gazetelerde müdürlük ve kendilerini milliyetçi olarak tanıtan menfaatperest kalitesiz kimselerin, iktidara yaranmak maksadıyla yanlışları nasıl savunduğunu TV kanallarında yayınlanan açık oturumlarda görüyoruz. Adamlar yalanı yutkunmadan tek nefeste elli tane yalanı sunuyor, kendilerinin dediğini benimsemeyenleri düşman ilan ediyorlar pes doğrusu.
Kimler kimlerin gemiciklerini almış ve başka isim altında hangi ülkelerde şirketler kurmuş ve gençler kimlerin yavruları bu kadar serveti kaç yılda ne işler yaparak kazanmış. Sayın okuyuculara tavsiyem, her şeyi öğrenip bilmeye merak etmeyin, eğer memleket için fazla duygusalsanız sağlığınıza zarar verebilir.