“Bizi parçalayarak yutmak isteyen harici kuvvetler Kürtlük cereyanını öteden beri yayıyorlardı.” Kazım Karabekir “Kürt Meselesi”
Yazımın başlığı , HDP aracılığı ile dağa kaçırılan bir çocuğun HDP önünde oturma eylemi yapan annesine ait.
Bu yazım bir savaş çığırtkanlığı gibi okunmamalıdır.
Güneyimizde oynanan oyunun ne olduğuna dairdir.
Oyun açık oynanıyor.
Oyun yeni değil.
1916’da İngilizlerin Kut’ül Amare’de ne çıkarı ve amacı varsa; günümüzde de ABD’nin, aynı amaçları var.
Emperyal amaç değişmiyor.
Nihai amaç: Türkiye’nin güneyinde kukla bir “Kürt Devleti” kurmak.
Oradaki petrol ve doğal gazı çıkarları için kullanmak.
Üstelik ABD bu oyunu açık seçik oynuyor.
Figüran HDP.
Hani şu CHP’nin üzerine toz kondurmadığı, İYİ Parti’nin utangaç eleştirmeye çalıştığı HDP, üzerine düşen rolü çok güzel oynuyor.
Gerekçesi, onlara göre: “Kürt Sorunu”.
Aslında “ana dilde eğitim”, “eşit yurttaşlık”, “anayasal değişiklik” v.s. Hepsi hikâye.
Bu istemlerin arkasında tek bir amaçları var.
PKK’nın,YPG/PYD teröristlerinin, bunlara sırtını dayadığını açık seçik beyan eden HDP’nin ve onlara açıkça her türlü desteği veren ABD’nin.
Türkiye’nin güneyinde kurmak için çabaladıkları sözde “Güney Kürdistan”ı uzun vadede Türkiye’den koparılacak topraklarla birleştirerek “Büyük Kürdistan” inşa etmek.
Anne o bilgeliği ile teşhis etmiş zaten bu amacı. O nedenden özetliyor, “Verin benim evladımı. Başlarım sizin Kürdistan davanızdan” diye haykırıyor.
1991’de “1. Körfez Savaşı’nda” ABD’li bir albay, kendisini ziyaret eden Güneri Civaoğlu ile konuşuyor. Civaoğlu’na ABD’nin “büyük Kürdistan” planını anlatıyor ve Türkiye’nin bir kısmını da kapsayan hazırlanmış bir “Kürdistan” haritası gösteriyor. Güneri Civaoğlu albaya “kabul etmezsek” diye bir soru soruyor. ABD’li albay soğukkanlı bir şekilde “O zaman savaşacaksınız” diye yanıtlıyor bu soruyu.
Açık ve berrak. O zamandan günümüze ve geleceğe de taşınacak büyük bir strateji.
CHP’nin büyük sempati duyduğu, İstanbul Belediye Başkanının ilk iş olarak ziyaret ettiği görevden alınan HDP’li belediye başkanlarının partisinin, yani HDP’nin milletvekili olan Leyla Güven’in yakın zamanlardaki beyanı: “Kürt sorunu sürdüğü müddetçe (bunu Kürdistan kurulana kadar olarak anlayın. U.G) gerillaya katılım da olacaktır, savaşta olacaktır” sözleri, ABD’li albayın 1991 deki söyleminden farksız.
PKK’nın kuruluşundan bu yana arkasındaki güç açık seçik belli olmuştur.
Bu güç ABD’dir.
Ve gözümüzün içine baka baka Türkiye’nin güneyinde kukla bir “Kürt Devleti” kurmak için çalışmaktadır.
ABD derin devleti Pentagon tüm gücüyle bu hedefe kilitlenmiştir.
Bu oyunu görmemek mümkün değildir.
ABD dışarıda bunu yaparken, içerde de, kendine engel gördüğü cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için (AKP’yi değil) tüm yolları denemektedir.
Bu amaçla her türlü enstrümanı kullanmaktan kaçınmamış, 250 insanımızın şehit edilmesi, binlerce insanımızın gaziliği pahasına, kahraman halkımızca önlenen 15 Temmuz darbe girişimini FETÖ örgütüne yaptırmaktan bile çekinmemiştir.
ABD bu süreçte PYD/YPG’nin iyice savaşa hazır hale gelmesini beklemekte, bu amaçla eğitim çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedir. Kendilerinin uygun gördüğü bir zaman diliminde besleyip büyüttükleri, modern ağır silahlarla donattıkları, maaşa bağladıkları bu terörist güçleri, Türkiye’ye karşı saldırtmaktan çekinmeyecektir.
Türkiye’nin yenilgi ya da yara alması durumunda “Güney Kürdistan Devleti” inşa edilecek, Barzani’nin hakimiyetinde Kuzey Irak’la birleştirilecek sıra Türkiye’ye gelecektir.
Türkiye’nin bu güçleri ezmesi ise onları gene bu amaçlarından caydırmayacak; aynı Irak’ta olduğu gibi bir Kürt federe devleti yolunda çalışacaklardır.
Bu büyük planı, bu büyük oyunu, bu büyük stratejiyi boşa çıkarmak için vakit hızla geçiyor ne yazık ki.
Türkiye zor bir coğrafyada yaşıyor. Kendi bekası için her konuda hazırlıklı olmalı, vakit geçirmeden tüm olasılıklara göre hazırlanan tedbirlerini almalıdır. Aksi takdirde, İngilizlerin Kut’ül Amare yenilgilerinden bir sene sonra silahsız savaşsız orayı geri alması gibi tarih tekerrür edebilir.
Bu sorunun bir de CHP tarafı var.! İYİ Parti’nin açmazından söz etmek bile gerekmez.
Ahmet Hakan 06.09.2019 tarihli yazısında “Ekrem İmamoğlu parmağını dağa doğru uzatıp “verin bu anaların çocuklarını” diye haykırır mı acep?” diye soruyor.
Bu soruya muhatabından gelen utangaç, kaçamak cevaplar var.
Ben “haykıramaz” diyorum.
Adamlar “Kürdistan’da oylarımızı bize vereceğiz, Türkiye’nin batısında kaybettireceğiz” diye nutuk çekiyor. Adam parmağını sallayarak “Ankara, İstanbul bizim sayemizde alındı bunu unutmayın” diye açıkça söylüyor, diyet istiyor.
Heyhat… CHP cephesinde derin bir sessizlik hakim.
“Lanet olsun PKK’ya ve onun destekçisi siyasal güce” diyemiyorlar bir türlü.
Nedeni: Diyet borcu. Türkiye’ye ve CHP’ye pahalıya mal olabilecek bir borç bu.
2023 seçimleri için bir hazırlık.
“Tarih tekerrür eder”.
Doğrudur.
Karl Marks Louis Napaleon’un 18 Brumaire’i adlı eserinde bu konuyu irdeler. “Hegel bir yerde şöyle bir gözlemde bulunur. “Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir”. Hegel eklemeyi unutmuş der Marks “birinci kez trajedi olarak, ikinci kez komedi olarak” diye ekleme yapar bu eserde.
CHP’nin çok bilmiş teorisyen geçinen “sokak süpürücüleri” bu duruma “KK stratejisi” adını vermişler.
Kısa vadede kazanmış görünüyorlar. Ancak uzun vadede kendilerine ve Türkiye’ye kaybettireceklerini hesaplayamıyorlar.
SHP-HADEP işbirliğinin nasıl bir fiyasko ile sonlandığını unutmuş görünüyorlar.
Bu işbirliğinin sosyal demokrat mücadeleye (şu anki CHP’den söz etmiyorum) ve Türkiye’ye nelere mal olduğunu unutmuş görüyorlar.
Bu işbirliğinin on yedi senedir iktidar olan AKP’nin önünü açan etmenlerden biri olduğunu bilmezlikten geliyorlar.
Ve bu oyunu ikinci kez sahneye koymaktan çekinmiyorlar. Neye mal olursa olsun yeter ki koltuk olsun sevdasındalar.
“Hele cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir düşsün gerisine bakarız” aymazlığı içindeler.
Bu nedenden ekonomik darboğazların, derin bir krize dönüşmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Krizin tırmanmasından, derinleşmesinden kendilerine siyası çıkar umuyorlar.
Maalesef durum bu.
Türkiye’nin vakti azalmış, azalıyor.
Zaman hızla aleyhimize çalışıyor, ABD ve kuklaları yol alıyor.