Hayat, yani yaşam insanoğlu için başlar ve biter. Nerede ne zaman biteceğini Allah bilir. Bizlere düşen sadece kaliteli ve dürüst yaşam, musallada yatarken imamın “Nasıl bilirsiniz?” dediğinde “İyi bilirdik” diyen saf tutan insanların gönülden “İyi bilirdik” demeleri, bizim için bir yaşam tarzı olmalıdır.
Kalp kırmak, haram yemek, kul hakkına girmek, yalan konuşmak, nifak sokmak, iftara atmak, küfürler etmek, eller görsün diye ibadet ederken gece alemlerinde kafa çekmek, kadın oynatmak her türlü haramı (inancına göre değişir) mübah sayan, “Nasıl olsa beni bizi kimse görmez! Çaktırma, devam et” zihniyetine lanetler olsun. 
Onların unuttukları zifiri karanlıkta bile kara karıncanın ne yaptığını bilen Yaradan’ımı unutmaları. 
Bu memlekette çok insanlar tanıdım. Zenginliğine, makamına güvenip de kış ayazı yemiş insanlar gibi “Merhaba” diyecek insan bulamadıklarına, gece karanlıklarda memleketi gezdiklerine ve hatta memlekete Kırşehir’ime ayak dahi basamadıklarına, bu hale düşmeyi Allah bana ve sevdiklerime nasip etmesin (Amin). 
Elbette her nefis ölümü tadacaktır.
Değerli dostlar her türlü olumsuzluklar etrafımızı sarmış durumda. Makamlar kaybedilmemesi adına etrafımızda dönen dümenleri gördükçe insansın, etkilenmemen mümkün olmuyor. 
Sözünü, konuşmasını, vaadini unutan kişiliksiz zihniyetliler “Benim olsun, gerisi teferruattır” diyen beyinsizler, unutmayın hesabınız inşallah ahirete kalmaz. Bu gözler inşallah sizlerin son halini Allah’ın izni ile görür, nasip de olur inşallah.
Küçücük 145 bin hadi unutulanlarla 150 merkez nüfusa sahip bir ilde yaşıyoruz. Yaşadığımız, suyunu içip toprağını tozunu yuttuğumuz Kırşehir’imize yapılmasını istediğimiz o kadar çok olmamakla beraber bir elin parmaklarını geçmeyecek isteklerimiz olmasına rağmen bırakın isteklerimizi mevcut söz sahibi olan kurum kuruluşlar, yapmak zorunda oldukları hizmetleri yapmaya bile zorlanır durumdalar. 
Utanmasalar, duyarlı insanlardan çekinmeseler sadece makam koltuklarında oturup ballı maaşları ek ödenekleri alıp yalnız gün sayacaklar, arada bir içi boş projeler sunup hayata geçmemesi içinde alttan alta kuyu kazarak kendilerine engel olunduğunu kamuoyu ile paylaşacaklar. Tabi bu arada dalkavuklar sahada verecekler gazı vatandaşa “Aman şöyle çalışmalar var, aman şöyle engellemeler!” var diye kamuoyu oluşturmak için kahvede, camilerde, toplumda verecekler gazı tabi ne kadar inandırıcı olduklarını da sorgulamak gerekir.
Vay benim, bahtsız ve şansız tarih ve kültür şehri, erenler ve evliyalar kenti Kırşehir’im…
Onlarca talihsizler yaşamak senin hakkın olmasa gerek. Seni sevenlerin sesi neden cılız çıkar anlamak mümkün değil. 
“Haksızlıklar karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır” derler. Bizler asla susmayacağız bu yazıların devamı her zaman gelecektir. Bu inançtan dönmek asla bana yakışmaz, doğru bildiklerimi elimdeki belgelerle ucu kime dokunursa dokunsun yazmaktan asla çekinmeyeceğim. Çünkü bu memleket bizim.
Anadolu evliyalarının vatanı onlar ki ilmi, irfanı, haramı, helali, çalışmayı, aklı, bilimi güzel ahlakı, dürüst olmayı bu vatan toprağından dünyaya yaymışlar. Gel gör ki biz kıymet bilmezler paraya, makama tapar olmuşuz. 
Biz dostum dediğini satanlar, biz dedikodu, gıybet aşıkları onların gösterdiği yol yerine dünyanın hükümdarlığına talip olan devletlerin uydurma güzel görünümlü vatan hainlerinin sözlerine kanarak özümüzü kaybetmeye mahkum olmuşuz!..
Yazıklar olsun, özünü sözünü yolunu kaybetmiş “İnsanım” diye gezenlere!
Başladık yazmaya fakat geldik son satırlara. Ne olur bir olup; diri olalım. Ne olur bir lokma ekmeğimizi vatan âşıkları ile mağduriyet yaşayan vatan evlatları ile paylaşalım.
Benim olsun düşüncesi yerine “Millet olalım, iri olalım diri olalım” düşüncesine sahip olalım ki dünyaya yeniden hükmeder hale gelelim. Şehrimizin kalkınmasını sorgulayalım dayatmalara karşı duralım, aklımızı kullanabilelim. Hedefimiz Kırşehir olsun...