Türk Milleti’nin diriliş günü 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 103. yıldönümünde ve aynı gün Afrin’de bir zafer daha yazan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere kahraman ve şerefi ordumuzun şehitlerin gününde onları rahmetle, minnetle ve şükranla anarken, gazilerimize sağlık ve esenlikler diliyorum.

Türk Milleti’nin diriliş günü 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 103. yıldönümünde ve aynı gün Afrin’de bir zafer daha yazan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere kahraman ve şerefi ordumuzun şehitlerin gününde onları rahmetle, minnetle ve şükranla anarken, gazilerimize sağlık ve esenlikler diliyorum.

Ülkemiz her alanda çember içine alınmış durumdayken, Afrin’de sağlanan başarı ile bir nebze olsun moral bulduk diyebiliriz.

Hani hepimiz biliriz, “Borçlu ölmez, benzi sararır!” derler.

İktidar Türkiye’yi nereye götürüyor?

Ülkemiz ne yazık ki bu durumda.

Borç batağına sürükleniyoruz!

Ekonomik büyüme ile övünen iktidar 2002’de devletten iş bekleyen kişi sayısı 464 bin iken, bu sayısı geçen ay itibari ile yüzde 421 artışla 2 milyon 418 bine yükseldi.

16 yılda Türkiye nüfusu yüzde 23 artışla 65 milyondan 8 milyona çıktı. İşsizlerin geneli gençlerden oluşurken, geçim sıkıntısı nedeniyle iş arayan emeklilerin sayısı yüzde 500 arttı.

Yani zor bir süreçten geçiyoruz. Toplum burnundan soluyor. Her gün akıl almaz olaylara tanık oluyoruz.

Şuan ülkemizde cinayetler, intiharlar, öfke, üzüntü, gözyaşı, ne ararsanız yaşanıyor.

İçinde bulunduğumuz 2018 yılında umutlarımız, beklentilerimiz vardı.

Geçenlerde bir televizyon kanalında izlemiştim. Başbakanlık eski müsteşarı İlhan Kesici iktidarı uyarıyordu. Bekleyen tehlikeleri anlatıyor, “Aman borç batağına gömülmeyelim!” diyor, ülkeyi yönetenleri uyarıyordu.

Bugün ülkemizin iç ve dış borcu her geçen gün artıyor, hükümet yeni kaynak bulma adına aralarında Kırşehir’in de bulunduğu 14 Şeker Fabrikası’nı özelleştirme adı altında satışa çıkardı.

Yakında yollar, köprüler, barajlar da özelleştirme adı altında elden çıkarılırsa şaşmamak lazım!

Faiz, döviz ve altının yükselişinin önüne geçilemiyor.

Böyle bir durumda nasıl ayakta kalacak küçük esnaf, sanayici, tüccar? Kim yatırım yapar böyle bir ortamda?

Her gün katlanıp giden bu borçla nasıl yaşayacağız?

Her geçen gün ülkemizin çöküntüye doğru gittiğini görüyoruz.

Zamlar her gün artarak sürüyor. Her şeye zam!

Peki hangi acılar var falımızda?

Bunları bilmiyoruz!

Türkiye’nin iç ve dış toplam borcu 1 trilyon dolara yaklaştığını anlatıyor ekonomi uzmanları. Bugünkü şartlarda bu borcu ödememiz nasıl olacak bilemiyoruz.

Batı ülkeleri, Osmanlı İmparatorluğu’nu borç batağına sürükleyip, nasıl batırdığını hepimiz okumuşuzdur.

Tarihten ders almıyor, olaylara “at gözlüğü” ile bakıyoruz.

Nedir at gözlüğü?

Huzursuz, endişeli, ürkek atlara “at gözlüğü” denilen iki yanı kapalı meşinden yapılmış bir gözlük takılır. Çevrelerini göremeyen, sadece önlerindeki belirli bir alana odaklanan atlar, etrafında tehlike olsa bile algılayamaz ve huylanmazlar, rahat koşar ve yürürler. Bunu hepimiz biliriz.

Bugün ülkemizde yaşayan insanların büyük çoğunluğu at gözlüğü takmış gibi rahat gözüküyorlar.

Ama sanayisi, turizmi olmayan Kırşehir sürekli göç veren, küçülen Kırşehir gibi iller daha kötü bir durumla karşı karşıyalar.

Kırşehir’in esnafı, tüccarı, sanayicisi her geçen gün kötüye gidiyor. İşte geçtiğimiz hafta bir tüccar hemşehrimiz de içine düştüğü borç sıkıntısından olsa gerek intihar etti.

Her yıl Kırşehir’de ne kadar kepenk indirildi? Bütün bunların kayıtları Kırşehir Ticaret ve Sanayi Odası’nda, Esnaf Odaları Birliği’nde ve diğer kuruluşlarda herkesin öğrenmesi mümkündür.

Ülkemizde gelişen olayları, beliren tehlikeleri, çevremizi saran tehditleri göremeyenler sadece iktidar yanlılarıdır. Onların şuan çıkar ve menfaatleri her şeyin önündedir.

Ancak at gözlüğü fazla bir işe yaramaz. Çünkü sadece görmeyi engeller, ama tehlikeleri yok etmez.

Göremediğimiz için korkmaz, kendinizi güvende hissedip rahatlarsınız. Bugün ulus olarak biz de bu durumdayız, ne acı ki!

Ülke giderek gırtlağına kadar borçlanıyor, iç ve dış borçlar rekor düzeyde. Nasıl ödeyecek bu ülkenin fakir insanları?

Nasrettin Hoca’nın borç içinde olan komşusu hep “Allahım borçlarımı ödemedikçe benim canımı alma!” diye dua edermiş.

Nasrettin Hoca gece-gündüz Allah’a yalvaran komşusuna bakmış “Seni kurnaz seni!” demiş. “Çok yaşamak istiyorsun! demek ki. Çünkü bu borçları ödemek için sana iki yüz yıllık ömür bile yetmez!” demiş.

Eh ülkemiz insanlarının içinde düştüğü durum da bundan farksız değildir.

Allah ülkemizi ve insanlarını korusun.

Atatürk’ün Türkiyesine hepimiz sımsıkı sarılıp, vatanımızı her türlü bölücülerden, yıkıcılardan, hainlerden, satılmışlardan korusun.

Zira gideceğimiz başka Türkiye yok!..