Kırşehir’in ekmeğinden mi, suyundan mı bilinmez bir yerlere gelenler hemen değişiveriyor nedense…
Hele bir makama gelirlerse vay halinize vay!
Dün ANAP’ın, DYP’nin, CHP’nin iktidar olduğu yıllarda bu partilerin merdivenlerini üçer-beşer çıkıp inenleri gördük
Bu partilerin iktidarları döneminde görev alan il, ilçe, belediye başkanı ve milletvekillerini gördük. Amanın ne şişkinlerdi o kişiler. Eşi ve çocukları makam arabasından inmezler, şımarıklıklarından yanlarına varılmazdı onların. Ama tabi içinde dürüst ve mütevazi olanlar da vardı.
Protokolde oturmayı bir şey sanıp, etraflarını kırıp dökenler ne oldu şimdi?
Halka tepeden bakanlar şimdi Kırşehir sokaklarında gezebiliyorlar mı? Gezerken de insanların yüzüne bakabiliyorlar mı?
Ne oldu sanki?
Ne demişler makamlar kimseye baki değildir.
Bugün iktidarda AK Parti var.
16 yıldır ülkeye hizmet veren AK Parti’nin kurmaylarını izliyoruz, Kırşehir’deki kurmaylarına bakıyoruz, hasbelkader yönetimlerinde görev almışlar, bir yerlere gelmişler, ama kendini bulunmaz cevher görüp halka tepeden bakıyorlar ne yazık ki!..
Demek ki makam ve mevkiler insanları değiştiriyor.
Oysa La Edri ne demiş; “Makamlar insanlara değil, insanlar makamlara şeref kazandırır.”
Bu durum demek ki sadece Kırşehir’e özgü değil, tüm Türkiye’ye sıçramış olmalı ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan uyarıyor ve diyor ki “Gerek bakanlarımız, gerek belediye başkanlarımız, gerek teşkilatımızın tüm elemanları, belediye meclis üyelerimiz ben belediye başkanıyım yanından havasından geçilmiyorsa yandık. Ben bakanım yanından, havasından geçilmiyorsa yandık. Mütevazi ol. Tevazu ehli olacağız. Tevazu ehli olarak vatandaşımızla bütünleşeceğiz. Nerede fakir fukara varsa onlara ulaşacağız. Onların sorunlarını kendi sorunumuz bileceğiz ve çözmeye çalışacağız.”
Tevazuluk kimseye kaybetmez, tam tersine çok şey kazandırır.
Bugün iktidar sayesinde belli makam ve mevkilerde olanlar yarın Kırşehir sokaklarında gönül rahatlığıyla, halkın sevgi ve saygısıyla anılmak istiyorsa tevazuyu elden bırakmamalarını öneriyorum.
Gerisini kendileri bilirler!
*Şevket GÜNER