Ülkemizde yasaların boşluğundan da yararlanan ve tüm uyarılara rağmen “telefon dolandırıcıları” her şeyi göze alıp hala dolandırıcılıklarına devam ediyorlar. 
Geçtiğimiz yıllarda Kırşehir’de de değerli büyüğümüz rahmetli Hacı Mehmet Gülten ağabeyimiz de dolandırıcıların oltasına düşmüştü.
Gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” Hacı Mehmet Gülten’in dolandırılmaktan son anda kurtarıldığını haber yapmıştı. Ben o günlerde şehir dışında olduğum için kendisini ziyaret edip geçmiş olsun dileklerimi sunamamıştım.
Tabi ki Kırşehir’e döndükten sonra kadim dostum, kendisiyle 15 güne bir il dışına seyahate çıktığımız Hacı Ağbiyi yazıhanesinde ziyaret etmiştim.
Nasıl dolandırıcıların oltasına düştüğünü Hacı abi yaşadığı dolandırıcılık olayını bana anlatırken şunları söylemişti:
“Kuzum neye uğradığımı anlayamadım. Öyle bir senaryo hazırlamışlar ki sormayın gitsin. Kırşehir’de 75 yıl ticaretle uğraştım, kimse beni dolandıramadı. Yazıhanemde telefonum çaldı. Aldım elime, ‘Sen Hacı Mehmet Gülten misin? Evet, buyurun benim’ dedim. Devletin en üst düzey yöneticilerinin adını sayarak başladı. ‘Yazıhanende misin’ dedi. Ben de ‘Evet’ dedim. Senin hesabından PKK’ya para sevk ediliyormuş dedi. Ben de onlara gidi PKK’lıları eşek kovalasın dedim. Üzerinde ne kadar para var dedi. Ben de 3 bin 700 lira var dedim. Parayı bir poşete koy, karşı taraftaki parkın oturaklarının birisinin yan tarafına bırak bizim Belediye işçileri kıyafetindeki elemanlarımız gelecek ve alacak, paraların seri numaralarını karşılaştıracağız dedi. Bunları bana anlatırken Savcı Bey, işlem tamam mı, müdür beye verin de müdür bey ile görüşeyim sesleri geliyordu. Ben de gittim parka poşeti koyduğum para cebimdeydi. Baktım sağa sola kimse yok. Geri gelirken Eczacı Osman Gökbulut’a uğradım. Kuzum Osman, bana telefon ettiler, hesabımdan PKK’ya para gönderiyorlarmış, o nedenle benden para istiyorlar dedim. O da, ‘Yok olamaz Hacı abi onlar telefon dolandırıcıları. Dur şurada tanıdığım polis var çağırayım’ dedi. Polisle beraber benim yazıhaneye tekrar gittik. O arada telefonum yeniden çaldı. Telefonu polis memuru açtı. Hacı Gülten ile görüşebilir miyim demiş. Polis de ona ‘dolandıracak kimse kalmadı da Hacı abi mi kaldı? Kapat şu telefonu’ diyerek bağırıp çağırdı. Ben de böylece dolandırılmaktan son anda kurtuldum. Dolandırıcılar da mıh başı çıktı.”
Ben de bunun üzerine şöyle bir yazı yazmış ve dolandırıcılara tepkimi dile getirmiştim:
“Ulan şerefsiz dolandırıcılar, yıkmadığınız yuva kalmadı. Siz kim oluyorsunuz da Kırşehir’in Cıncıklı Minaresi gibi yıkılmadan 97 yıldır ayakta duran, Vehbi Koç’un, Aydın Doğan’ın arkadaşı Hacı Mehmet Gülten ağabeyimizi dolandırmaya kalkarsınız. Onun ne kadar yufka yürekli ve gönlünün zengin olduğunu sizler bilmiyor musunuz? Adam daha ne yapsın cebindeki 3 bin 700 liranın sadece 100 lirasını kendisine ekmek parası olarak ayırmış, hepsini size verecekmişti. Allah gözünüzü doyursun! Daha ne yapsın bu adam? Ama sizler vicdansız ve adisizin ki böyle yaşlıların son kuruşuna kadar tüm parasını alıp aç susuz bırakıp ölüme terk ediyorsunuz. Bre gafiller, Hacı Abi ne badireler atlattı, yıkılmadı da siz mi yıkacaksınız? Ama bu kez baltayı taşa vurdunuz, yakayı ele verdiniz! Kaldı ki siz kim Hacı Mehmet Gülten kim? O siz biliyor musunuz kaçın kurası… 75 yıldır kimsenin çarpamadığı Hacı Ağbi’yi sizin gibi teknoloji zekalıları mı çarpacak! Haydi dolandırıcılar başka kapıya!!!”
* ŞEVKET GÜNER