Bundan birkaç hafta önce Kırşehir’de eve gitmek için Kırşehir Belediyesine ait şehir içi otobüs durağında gideceğim mahalleye ait otobüsünü beklerken, yanıma yaşlı bir amca gelerek sanırım B6 (belediye otobüs numarası) “geçti mi?” diye sordu. Ben de yeni geçtiğini söyleyince selam vererek yanıma oturdu bir süre sohbet ettik.

Bana Anadolu insanın meraklı ve saf samimi duygularıyla önce “sen nereye gidiyorsun?” dedi, ben de Çukurçayır Mahallesine gideceğimi söyleyince hemen yüzünde bir an tebessüm oluştu. Bir zamanlar Çukurçayır Mahallesi’nin imamı olduğunu ve bu vesileyle uzun yıllar orada oturduğunu, emekli olduktan sonra TOKİ’den ev aldığını ve bu yüzden oradan taşınmak zorunda kaldığını söyleyerek, aslında o imamlık yaptığı mahalleyi çok sevdiğini gözlerindeki sevinçten okunuyordu. Bir ara dalgın dalgın düşündüğünü görünce belliydi o günlere ait aklında çok yaşanmışlıkları vardı.

Benim ne kadar zamandır orada oturduğumu sordu, ben de kendisine yeni geldiğim, kayınbabamın bize tahsis ettiği bahçeye iki odalı bir ev yaptığımızı aslında Ankara’da oturduğumu, bu vesileyle buraya geldiğimi ayrıca yazdığım kitap olduğunu ve fuara katılmak için geldiğimi söyleyince merakı bir kat daha artı.

Aslen nereli olduğumu sordu bana, Ankara’nın şirin ilçesinden olduğumu söyleyince oradan tanıdığı biri olduğunu Çukurçayır Mahallesi’nde kendisinin olmadığı zamanlarda imamlık yaptığını söyleyince, o şahsın babam olduğunu söyleyince yüzündeki şaşkınlık ifadesi görülmeye değerdi.

Babam olduğunu söylediğimde hayretle büyükçe bir yaaa şaşkınlık sözcüğü çıktığında bende hafif beli belirsiz bir sevinç uyandı. Sonuçta babamın arkadaşı ile tanışmıştım bu da beni çok sevindirdi. Bu arada hangi köy olduğunu sorduktan sonra o kişinin oğlu olduğumu iyice inanmış oldu.

Babamla ilgili güzel sözleri duymak adeta bir tavus kuşunun kabarması gibi bir anda o şekilde benim kanatlarımda kabardı. Çünkü gururlanacağım bir babam vardı ve babam rahmetli olduktan yıllar…

Sonra onu tanıyan ve babamdan bahsederken gözlerinin içi parlayan onun gibi imam olan biri ile karşılaşmıştım. Bu ben de mutlulukla beraber sevinç uyandırdığı kadar gururlandırmıştı.

Babam çok büyük bir hafız ve ilim adamıydı. Hiçbir zaman tarikat ve cemaatlerin peşinden gitmedi. Allah’ın emrine uygun bir bicide ibadetini yapan mümtaz hafızlardandı.

Hocası kuran okumak için camiye gelen çocukların arasında babamın Kur’an-ı hemen öğrenip ezberlediğini görünce, Peygamber Efendimizin Kur’an-ı ezberleyen hafızlar için kullandığı lakabı takarak kendisine kura hafız diye lakap takmış. Babam zayıf ufak tefek biri olmasından sebep, köydekiler babama zamanla bilmeden kuru hafız derlerdi.

Halbuki asıl olan kura hafızdı. Bu lakabıyla ahirete göç ettiğinde kura hafız olarak hafızalarda yerini aldı. Şuan dahi bana kimin oğlusun dediklerinde kura hafızın oğluyum diyene kadar kimse tanımıyor. Meşhur bir söz vardır, “yiğit lakabıyla anılır” diye; bu söz sanki babamın üzerine oturan bir elbise gibi yakışmıştı.

Babam ile bir çok anım olmasına rağmen en çok ilgimi çeken tarikat ve cemaatler ile söyledikleridir. Bu çok manidar ve ilgi çekici sözleri sizlerle paylaşmaktan mutlu olurum. Bir gün kendisine cemaatler ve tarikatlar ile ilgi düşüncesini sorduğumda, duyduğum tek cümle onlar bazılarının sapıkça düşünceleri olan menfaat ve çıkarları uğruna dini kullanan müptezellerdir, dediğiydi.

Ve bugün gelinen noktaya baktığımızda 15 Temmuz bunun en bariz örneği.

Ben yıllarca babam gibi dini bütün ilmi büyük biri olmayı istemişimdir. Hayatımda olan keşkelerimden biri de babamın ilminden faydalanmamış olmam. Dedikoduyu, gıybeti, sevmeyen fazla konuşmayan belki kırarım, belki de birini incitirim diye sözlerini kısa tutan babam bu yönüyle örnek insandı bana göre.

Eğer gerçekten babamın ilminden yararlanmış olsaydım, belki şu an daha çok bilgi birikimine sahip olacaktım. Bir gün bizi zorlamadı, dayatmadı fikirlerini. O yüzden çok şükür Kur’an-ı okuyabiliyor, namazlarımı huşu içinde eda edebiliyorum. Ne mutlu babamın evladı olduğum için.

Her babalar günü olduğunda yanımda olsaydı da elini doya doya öpseydim derim. Anneler kadar duygularını gösteren saf duyguya sahip olmayan babaların içtenliğini anca bir baba anlayabilir. Kendisine ve tüm vefat eden babalara bu vesileyle Allahtan rahmet diliyorum.

Mekânın cennet olsun babacım iyi ki sen benim babam olmuşsun. Sen köyümün ilmi büyük insanısın, keşke herkes senin ilmine sahip olsaydı. Babalar günün kutlu olsun canım BABAM…