Okullar açılalı iki hafta oldu. İki hafta zarfında gördüğüm manzaranın geçtiğimiz yıldan ve önceki yıllardan bir farkı yok. Her şey eskisi gibi aynı tas, aynı hamam devam etmektedir.
Son yıllarda ülkemizde eğitim ve sınav sistemleriyle çok oynandı. Anlık ve sürekli değişen müfredat nedeniyle okul idarecilerinin, öğretmenlerin, velilerin ve öğrencilerin başı döndü. Kimse ileride ne olacak bilemiyor, gözünün önünü göremiyor.
El atmaya, yazmaya kalksak eğitim sistemiyle, okullarla, okul idarecileriyle, öğretmenlerle ilgili günlerce, sayfalarca yazılacak çok konu var. Tabi günü ve sırası geldiğinde bunları gündeme getirdiğimiz "Kırşehir Çiğdem” Gazetesi okurları tarafından bilinmektedir.
Bu gün eğitim sistemindeki sıkıntılar. Sendikanın tayin ettiği okul müdürlerinin ve idarecilerin tutumları, hal, hareket ve okulları yönetme şekillerinden, öğretmenlerin kılık kıyafetleri, okulları ikinci plana atarak ek işler yapmaları, yıllardır Kırşehir'de dürüstlüğü, yardımseverliği, mütevazılıği ile ahi esnafı olarak faaliyet gösteren Alaattin Kırtasiye işletmecisi Ramazan Karabulutun isyanlarına, feryatlarına rağmen öğretmenlerin kırtasiye ve kaynak adı belirterek öğrencileri yönlendirmeleri, özel sınıflar oluşturulması, öğrencilerden, velilerden, servislerden kaynaklanan çok sayıda problemler var. Zaten Türkiye ve ilimiz Kırşehir hiç bir zaman alt yapıları sağlam temellere oluşturulmuş, sorunları halledilmiş eğitim ve öğretim yılına girememiştir.
Anlayacağınız kabahat okta da var, yayda da var.
Evet okulların açılmasının ikinci haftasına girdik. Bu sürede gördüğüm, şahit olduğum manzara aynı. Velilerin davranışları, servis şoförlerinin servis kullanış tarzları, öğrencilerin laubali hareketleri aynen devam etmektedir.
"Zafere giden yollar çiçek bahçelerinden geçmez" sözü çok sevdiğim sözlerdendir. Zorluklar, çileler, sıkıntılar olmadan hedefe ulaşılamayacağını anlatan bu söze karşı muhalefet ediyoruz. Öğrencilerimize, çocuklarımıza sıkıntılarla, zorluklarla mücadele etmeyi öğretmiyoruz. Öğrenci okula giderken hiç bir zaman çantasını eline, sırtına alarak cadde ve sokaklar da yürüyerek gitmiyor, sokağı, yürüdüğü sokaklarda ki sokak çeşmesini, bakkalı görmüyor, sokak adlarını gösteren levhaları okumuyor. Annesi, babası yada bir de şimdi torun çılgınlığı başladı babaannesi, anneannesi, dedesi öğrencinin çantasını sırtına veya eline alıyorlar bırakın okulu sınıfa kadar getiriyorlar, sırasına oturtuyorlar birde sırayı siliyorlar sonra evine gidiyorlar. Tekli öğretim yapan okullarda öğle verilen yemek arasında tekrar okula gidiyorlar öğrencinin çantasını alıyorlar eve getirip yemeğini yediriyorlar tekrar okula götürüyorlar. Senaryo akşam çıkışta da aynen tekrarlanıyor. Öğrencide velisinin yanında eli cebinde her türlü sorumluluktan ve zorluktan uzak büyük bir keyifle gidiyor okuluna ve bu manzara her eğitim ve öğretim yılında tekrarlanıyor. Sanki günümüz çocukları zemzem suyuyla veya sütle yıkandı, kırılacak, bozulacak oyuncak bebekler.
Herkesin çocuğu herkes için çok kıymetlidir, Allah hiç bir anne ve babaya evlat acısı vermesin, velilerin, büyüklerin çocuklarının üzerine bu kadar titremelerine, sahip çıkmalarına bir sözümüzde yok. Bizim tepkimiz hayatın çok acımasız, yaşamanın zor olduğu günümüzde çocuklarımızı hazırcı yetiştirmemiz, zorluklarla mücadele etmesini öğretmemiş olmamızdan kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle velilere diyoruz ki bırakın öğrenciler okula giderken çantasını eline veya sırtına alsın ve kendisi Kırşehir cadde ve sokaklarında yürüyerek çeşmeleri, dükkanları, insanları görerek gitsin. Bırakın sıcak havada terlesin, soğuk havada üşüsün. Bırakın Kırşehir'in cadde ve sokaklarını öğrensin, verin eline parayı dükkana ekmek almaya gitsin. Hafta sonları alın yanınıza alışveriş merkezlerine gidin, pazara gidin pazarda nasıl alış veriş yapılacağını görsün, pazar yerinin havasını teneffüs etsin, sebze ve meyvelerin nasıl alındığını, nasıl seçildiğini öğrensin. Pazara giderek hıyarın nasıl seçildiğini öğrenen çocuklar günlük hayatta cadde ve sokaklarda gezen hıyarları da seçmesini öğrenir.
Anadolu'da " Gülüm, gülüm benim gülüm" diye bir söz vardır. Herkesin gülü kendine değerlidir, herkesin çocuğu kendine kıymetlidir, hiç bir anne ve baba çocuğunun kötü olmasını ve başına iş gelmesini istemez ama anne ve babalar olarak yanlış yapıyor, çocuklarımıza kötü örnek oluyoruz. Onların hayatla, zorluklarla, sıkıntılarla mücadele etmesini öğretmiyoruz. Öyle olunca da çocuklarımız mücadele etmesini bilmiyor hazıra konuyor böyle olunca evde annesinden su, babasından çay isteyen hatta ödevlerini anne ve babalarına yaptıran çocuklar, öğrenciler haline geliyor.
Bunun sorumlusu da öğrenciler ve çocuklar değil onları hazırcılığa alıştıran çantasını alarak okula hatta sınıfa kadar götürüp getiren velilerdir.
Her yıl okullar açıldığında kangren olmuş servisler var. Hepsini kastetmiyorum ama öylesine servis şoförleri var ki bir insanı, anne ve babanın çocuklarını taşıdığından habersiz öğrencileri okula götürürken kelle götürür gibi götürüyorlar, kural, nizam tanımıyorlar, hız yapmaları bir tarafa caddeden gelen arabaların önüne aniden çıkarak insanların hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Bu sayfadan servis şoförlerini gündeme getirdiğim gibi şoförler odası başkanına da bizzat giderek şikâyetleri ilettim ama yeni öğretim yılında gördüğüm manzara yine aynı. Servis şoförlerinin kafa yapıları değişmemiş. Öğrencilerle laubali konuşmalar, servis içerisinde sigara içmeler, öğrencinin içmesini müsaade etmeler, yüksek sesle müzik dinlemeler devam ediyor. Servis şoförleri taşıdıklarının bir insan, ailenin evladı, bir ülkenin geleceği olduğu şuurundan uzak olarak ve Allah korusun öğrencilere bir şey olsa bir ülkenin geleceğini karartacaklarından, anne ve babalara acıların en büyüğü olan evlat acısını yaşatacaklarından hatta kendi geleceklerini, eşlerini, çocuklarını düşünmeden onlara acı ve zor günler yaşatacakları bilincinden habersiz hareket ederek araç kullanmaktan bir türlü vaz geçmemektedirler.
Burada Kırşehir Emniyet Müdürlüğü Trafik ekiplerine de bir şey diyemiyorum çünkü yakından biliyorum Kırşehir Emniyet Müdürlüğü caddelerde, okul önlerinde yaptıkları denetimlerle uyguladıkları cezalarla servis araçlarına göz açtırmıyorlar ama huylu huyundan vazgeçer mi sözünde olduğu gibi servis şoförleri huylarından vazgeçmiyorlar,
Kısaca anne ve baba olarak bizler çocuklarımızı hazırcı yetiştiriyoruz. Maşallah servis şoförleri de insan taşıdığından habersiz kelle taşır gibi öğrenci taşımaya devam ediyorlar.
Yanı kimselere bir şey deme hakkımız yok, her şey aynı tas, aynı hamam devam etmektedir.