Türkiye’nin önde gelen mimar ve yazarı, sohbet ve muhabbetlerin efendisi Aydın Boysan 10 gün önce hayata gözlerini yumdu. 97 yaşında İstanbul’da vefat eden Aydın Boysan, “Başta rakı olmak üzere içkiye yapılan ağır vergi zamları, doğal olarak akşamcıları etkileyecek” demişti geçtiğimiz günlerde.

Türkiye’nin önde gelen mimar ve yazarı, sohbet ve muhabbetlerin efendisi Aydın Boysan 10 gün önce hayata gözlerini yumdu.
97 yaşında İstanbul’da vefat eden Aydın Boysan, “Başta rakı olmak üzere içkiye yapılan ağır vergi zamları, doğal olarak akşamcıları etkileyecek” demişti geçtiğimiz günlerde.
Aydın Boysan’ın böyle eleştirisine Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek zammın gerekçesini “sigara olsun, alkollü içecekler olsun, bize getireceği gelir önemli değil, önemli olan insanlarımızın sağlıklı yaşamasıdır!” demişti.
En çok tüketilen alkollü içkilerden olan büyük rakının fiyatının 150 lirayı geçtiğini söyleyen akşamcılar iktidara veryansın edip ateş püskürüyorlar, ama haksızlık etmeyelim!
İktidarın alkol politikasından memnun olup teşekkür eden yurttaşlar da var.
Geçen Cuma günü hayata gözlerini yuman mimar ve yazar Aydın Boysan ölümünden bir süre önce yakın dostlarıyla o meşhur sohbetlerinden birini daha yaparken “iktidara kızmayalım, teşekkür edelim” demiş ve “sağ olsunlar, var olsunlar” diye lafı gediğe koymuş.
Bundan bir süre önce Aydın Boysan 97’inci yaşında rakıya başlamasının 80’inci yılını İstanbul’daki ünlü Nevi Zadede kutlarken dostları:
“Üstad, tekel idaresi sana 80’inci yıl plâketi vermeyi düşünmez mi?” diye sorarlar. Rakısından bir duble alan Boysan kahkahasını attıktan sonra:
“Bana hiç böyle bir teklif etmediler!”
Biraz durup düşündükten sonra, rakısından bir duble daha aldıktan sonra:
“Ben bu hükümete bir teşekkür plaketi vermeyi düşünüyorum” demiş.
“Hayır bilemediniz. Bu iktidar geldikten sonra rakılar düzeldi, hızla çeşitlendi. İçkicileri hiçbir iktidar bu kadar memnun edememişti. Teşekkür şart oldu” demişti.
Rakısından bir yudum daha aldıktan sonra sözlerini şöyle noktalamış:
“Sağ olsunlar, var olsunlar! Seç seçebildiğini… hangi cinsten istersen var. Sayelerinde ağız tadıyla rakımızı içiyoruz. Oh be!..”
Bizim Kırşehir’de de Aydın Boysan gibi yaşamış, yemiş işmiş, nice sohbet ve muhabbet ehli hemşehrilerimiz vardı.
İşte bir Şemsi Yastıman, işte bir Civelek Mehmet, İşte bir Möhmele Mehmet, işte bir Şükrü Afşin, işte bir Çete Mehmet, işte bir Hacı Süleyman Mutlu, İşte bir Saim Selçuk, işte bir Ahmet Gevrek, işte bir Hacı Dölek, işte bir İhsan Çakmak, bundan 50 yıl önceki Kırşehir Şehir Kulübü’nün üyelerinin büyük çoğunluğu hepsi de çok sevilen, sayılan ne güzel insanlardı. Şimdi ne böyle insanlar kaldı, ne de güzel sohbetler kaldı.
Ünlü mimar ve yazar Aydın Boysan’ın ölümü bana böyle bir yazıyı kaleme aldırdı. Böyle bir yazıyı yazarken rakı fıkrası anlatılmaz mı?
İki sarhoş bir mezarlığın duvarına oturmuşlar, ellerinde rakı şişesi kafa çekiyorlar.
Bu sırada bir cenaze alayı gelir, sarhoşlardan biri, önlerinden geçen kafileye sorar:
“Rahmetli kaç yaşında idi?”
“55’ine yeni girmişti. İyi bir adamdı. 3 çocuğu vardı! Yazık oldu!”
“Peki çok içermeydi?”
“Hem de nasıl! Gece-gündüz içerdi rahmetli. Bu yüzden erken gitti!”
Mezarlığın duvarının üzerinde oturan sarhoşlardan birinin canı sıkılır.
“Vay canına!” derler “İçenler çok erken gidiyor demek ki! Ne yapsak acaba!”
Az sonra, ileride bir cenaze alayı daha görünür. Yine gözü yaşlı insanlar önlerinden geçerken sarhoşlardan biri “Rahmetli kaç yaşında idi” diye sorar. Cenaze alayındakiler:
“Henüz 55 yaşındaydı” derler.
“Peki çok içer miydi?”
“Ne içmesi, tövbe deyin… İçkiyi ağzına bile sürmezdi.”
Cenaze alayı geçip giderken, sarhoş, arkadaşına dönüp rakı şişesini kaldırır:
“İçenle içmeyen arasında on beş dakika fark var! Boş ver lan! Haydi şerefe!”
Yine her gün kafayı çekip sarhoş olan adamın arkadaşları uyarmış:
“Bu kadar içme, hem sağlığına dokunur, hem de mesleğinde ilerleyemezsin!”
“İçmezsem ne olacak, nasıl ilerleyeceğim?”
“Terfi edersin, zamanla müdür, sonra da genel müdür olursun!”
Sarhoş rakı kadehini kafasına dikerek:
“Boş versene sen” demiş “Ben her gün genel müdür oluyorum!” demiş.