Kırşehir’de bahardan kalma kışı yaşıyoruz. Aralık’ın 15’inde bahar havası.

Kırşehir’de bahardan kalma kışı yaşıyoruz.
Aralık’ın 15’inde bahar havası.
Başka illerin yolları kardan kaplanmış, Kırşehir’de güneşli ve baharı andıran güzel günler…
Tabi bugün memur olarak çalışanların maaş alma günü.
Umut işte! Bir ay hayaller içerisinde geçer.
Bizim zamanımızda maaşlar mutemetler tarafından daireye getirilir, hak sahiplerine dağıtılırdı. Şimdi cebinizde bulunan kartı kullandığınız zaman maaşınızdan kalan olmuşsa bankamatikten çeker alırsınız.
Tabii paranız kalmışsa.!
Çünkü paranızın üzerinde kredi borçları, haciz var.. Elektrik, su, doğalgaz, telefon paraları, internet parası gibi harcamaların talimatı vardır. Bunlar kesildikten sonra bakiye kalan paranızı alırsınız. Büyük bir heyecanla (!) eve gidersiniz.
Evdeki beklentilere bakın hele! Eş ve çocuklar dört gözle yolunuzu bekliyorlar!! Ne güzel onlara harçlık verirsiniz (!) Gönüllerde taht kurarsınız.
Çocuklara ne güzel giyecekler alırsınız. Eşinize beğendiği fistandan bir fistan, gel keyfim gel...
Dolapta yiyecekler gırla gidiyor... Ne yiyeceğinizi şaşırırsınız.(!)
Yavaş yavaş kaşınmaya başlar yemeğinizin gelmesini beklersiniz.
O da ne?
Eşinizin ağzından haddini aşan sözcükler, hakaretler gırla gider.
-Kör olası herif! Ne getirdin de hazırlıyayım sana ? Yutkunursunuz... Bu sözler yüreğinize iner. Lakin hesapsız harcamalarınızın karşılığıdır bu.
“Yetmedi ne yapayım!” diyemezsiniz. Çünkü delik büyük, yama oldukça küçük. Mutlaka bir taraf açık kalacak. Bunlar evde tek çalışan insanlar için...
Bir de ikisi de maaş alan kişiler vardır. Onların maaşı bir türlü yetişmez. Harcamaları mı düzensiz, dolan havuzun altında bir kaçak mı var bilinmez!?
Şüpheler başlar… “Acaba kim kimden para kaçırıyor” diye.
Senin param, benim param… İtişip kakışmalar, uzayıp giden ve bir türlü bitmeyen ağız dalaşı...
Birisi başlar....
Şüphe içerisini kemirir....
Hımmmmmm…
Babasına veriyor…
Annesine harçlık verdi…
Kardeşi bizim sırtımızda gibi içerisini kemiren art düşünceler bitmez.
Bir diğeri,
Gün evvelinden maaş mutemedine ısrarla tembih eder.
-Benim paramı kocama verme ha !
Sabah olur umutların başladığı bir an. Koca sevinerek mutemetten eşinin parasını almaya.
Mutemet;
-Veremem efendi !
Neden ?
-Eşinizin talimatı öyle...
Umutlar yıkılmıştır. Hesaplar alt üst olmuştur. Araya başkaları da girer.
Verirdin...Vermezdin....Hesaplar şaşırır...Kavgalar başlar...Kartlar havada uçuşur… Alırdın... Verirdin kapışmaları....
Kırgınlıklar başlar artık.
Nereye kadar gider bilinmez.
Ama tek maaşlı olan daha mı mutlu ne?
Az olsun temiz olsun.. Kanaati bütün sıkıntılar unutulur...
Yeniden gelecek ay beklenir. Bir umutla... Bir heyecanla… Kavgalar unutulur gibi olsa da kırgınlıklar unutulmaz.
Başlar mırıldanmaya birisi:
"Memur ay başını bekler, geldi gelecek.
Hayırlı evlat babasını, öldü ölecek,
Bense olmayacak bir şey bekliyorum,
Sevdi sevecek ...!"
Bilmiyorum çok mu abarttım. Bunlar hayatın içinden…
Tabii mutlu olanlar da var... Birbirine güvenen eşler... Paranın hiç bir zaman sevgiyi azaltmayacağını bilenler çok mutludurlar…
Ama yetiştirmeyi bilenler çok çok daha mutludur...
Aman para için babalarınız tutmasın...
Hiç bir sevgi para ile satın alınmaz... Bilin istedim.