Geçtiğimiz Perşembe günü, yani 10 Kasım 2016 tarihinde bu devleti kuran, Türk Milletini esaretten kurtarıp Cumhuriyet’le tanıştıran, hür ve bağımsız yaşamayı, demokrasi ve milli iradeyle buluşturan Büyük Atatürk’ün 78’inci ölüm yıldönümünde O’nu anarken gururluyduk, ama içimiz buruktu… O büyük ve eşsiz insanın bin bir güçlüğü yenerek, kurup bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni yeteri kadar koruyamamış olmanın ezikliğini hissettik! Şu halimize bakın… Ülkemiz, Cumhuriyet’in kurulduğu 93 yıl önceki durumdan daha karışık bir görüntü içinde… Bocalayıp duruyoruz… O büyük insan ölümünden önce bile hâlâ milletini ve vatanını düşünüyordu. Hedef gösteriyordu.

Geçtiğimiz Perşembe günü, yani 10 Kasım 2016 tarihinde bu devleti kuran, Türk Milletini esaretten kurtarıp Cumhuriyet’le tanıştıran, hür ve bağımsız yaşamayı, demokrasi ve milli iradeyle buluşturan Büyük Atatürk’ün 78’inci ölüm yıldönümünde O’nu anarken gururluyduk, ama içimiz buruktu…
O büyük ve eşsiz insanın bin bir güçlüğü yenerek, kurup bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni yeteri kadar koruyamamış olmanın ezikliğini hissettik!
Şu halimize bakın…
Ülkemiz, Cumhuriyet’in kurulduğu 93 yıl önceki durumdan daha karışık bir görüntü içinde…
Bocalayıp duruyoruz…
O büyük insan ölümünden önce bile hâlâ milletini ve vatanını düşünüyordu. Hedef gösteriyordu. “İleriye bakın, geçmişten ders alın” diyordu.
21. yüzyılda hâlâ 1400 yıl öncesinin ilkel şartlarında yaşamak isteyenlerin olması, üzücü ve hazin değil mi?
Türkiye’nin tüm dünya ile ilişkilerini şöyle bir gözden geçirin!
Dış dünya ülkemizi boğmaya kalkıyor, topraklarımızda gözleri var. Onlara karşı tek yürek, tek yumruk olmamız gerekmez mi?
Peki, oluyor muyuz?
Heyhat ne gezer!
Biz içimizde birbirimizi yemeyi marifet sayıyoruz ne yazık ki.
Bazı siyasetçilerimiz bundan parsa toplamak istiyor!
Büyük Atatürk’ün kan ve gözyaşlarıyla kurduğu ülkemiz bölünmek isteniyor.
Bugün görüyorsunuz, açıkça dillendiriliyor. Her yandan kuşatılmış durumdayız.
İçimizdeki hainler saldırıyor, dışarıdaki düşmanlar hücum ediyor, hırsızlık, ahlâksızlar, uşak ruhlu kalleş, satılmış beyinsizler Türkiye Cumhuriyeti’ne, bu devlete, Türklüğe iftiralar atıyorlar, dil uzatıyorlar. Ülkemizi bölmek isteyenlere alet oluyorlar, onların maşası oluyor.
Dış ülkelerde bölücülüğün her türlüsü sergileniyor. Dost ülkemiz olmadığı için onlar da bunlara zemin hazırlıyorlar.
Bütün bu olumsuzluklara karşı biz ne yapıyoruz?
Ülkemizin içine düştüğü durumu yenmek için gerçekten çalışıyor muyuz?
İnsanlara konut ve araç kredisi musluğunu açarak hepsini midelerinden bağlamaya devam ediyoruz.
Tüm insanlar borç batağı içinde sürünüyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizliği yok etmek için çaba harcıyor muyuz?
Soygunculara, hortumculara bile muteber adam gibi bakıyoruz!
Kavga edip birbirimizin gözünü oyuyoruz.
İktidara bakıyoruz öyle, muhalefete bakıyoruz bölücü vatan hainlerine arka çıkıyor, onların arkasından koşturuyor.
Böyle bir siyasi tablo ile ülkemiz nereye gidecek?
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne baş kaldıran, 35 yıldır binlerce şehit verdiğimiz vatanımızı bölmeye çalışan PKK’lıların Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki uzantılarının işledikleri suçlardan dolayı cezaevlerine atılmasını protesto etmek ve onlara destek vermek için Atatürk’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki HDP’lilerin grup toplantılarına katılan Avrupa Birliği’nin bazı ülkelerinin dış işleri temsilcileri, Putin’in özel danışmanın da Meclis’te açıklamalar yapması hiç de hayra alamet değildi!
Türkiye şu an yedi düvelle mücadele ediyor. PKK’lılar,FETÖ’cüler, IŞİD’ciler, daha başka bölücü hainlere karşı mücadele ediyor, adeta savaşıyor.
En önemlisi 15 Temmuz’da hain, bölücü, şeriatçı FETÖ terör örgütünün ele geçirdiği beslemeleriyle darbe girişiminde bulunmuşlardı.
Türkiye bir kere daha topyekûn oldu. Atatürk’ün evlatları olarak bu devleti yıkmaya çalışanlara karşı göğüslerini siper ederek bertaraf ettiler. Bu kahraman Türk Milleti Atatürk’ten devraldığı devleti namertlere çiğnetmediler.
Atatürk ne demişti:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır.”
“Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir.”
“Cumhuriyet ahlâk erdemine dayanan bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir.”
“Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız, her düşünce bizce saygıdeğerdir. Hürriyeti olmayan ülkelerde kişilerin hayat hakkı yoktur. Böyle bir toplum ilerleyemez, çökmeye mahkûmdur. Ancak sonsuz bir hürriyetle tasavvur edilemez!”
Şu büyük insanın sözlerine bakın! Bir asır önce ülkesini geleceğini görmüş ve ta o günlerde bugünleri görmüş gibi bizleri uyarmıştı.
Bugün Türkiye’nin dünya ile arası nasıl? Kaç dost devlet var?
Bütün ülkelerle kavga halindeyiz.
Vatan haini bölücüler ve onun uzantıları devlete başkaldırmış durumda!
Türkiye’yi dışarıda başka ülkelere jurnal ediyorlar, içeride terör estiriyorlar.
Bunların cezaları verilmeli, hastalık neredeyse kesip atılmalıdır!
Geçtiğimiz Perşembe günü Büyük Atatürk’ü anarken doğrusu heyecanlandık, duygulandık.
İnsanlar Ata’sını anmak için sabahın karanlığında saat 05.30’da Anıtkabir’e koştular. Yüzbinler, milyonlar Anıtkabir’e akın etti.
Tabi sembolik olarak, içten olmayan göstermelik ananlar oldu.
Anıtkabir’de yapılan törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı, “Aziz Atatürk, bugün ebediyete intikalinin 78. yıldönümünde Kurtuluş Savaşımızın muzaffer komutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu olan zatıâlinizi bir kez daha hürmetle, tazimle yâd ediyoruz. 'En büyük eserim' diyerek bizlere emanet ettiğiniz Cumhuriyete sahip çıkmayı görev biliyor, her anlamda daha güçlü, itibarlı ve müreffeh bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Terör örgütlerinin, ihanet çetelerinin ve bunların maşa olarak kullanan karanlık odakların huzurumuzu, istikrarımızı ve bin yıllık kardeşliğimizi bozmasına, ülkemizi hedeflerinden alıkoymasına asla izin vermeyeceğiz. Ruhun şad olsun” sözlerle yâd etti.
Atatürk’ün öyle sözleri var ki insan okumadan edemiyor.
İşte Atatürk’ün basınımızla ilgili bir sözü:
“Basın milletin ortak sesidir. Bir ulusu aydınlatma ve irşatta bir millete muhtaç olduğu fikri, gıdayı vererek ilerletmekte bir rehberdir.”
Bugünkü basın ya da medya Atatürk’ün Türkiye’sine, Ata’sına gerçekten sahip çıkıyor mu?
Her şeye rağmen ulusal ve yerel basınımızın bir kısmı hâlâ Atası’nın yanında, O’na sahip çıkıyor. Ya diğerleri?
Kırşehir’de bile yerel basın ya da medya diyebileceğimiz basın meslek ilkelerine uyan, uygulayan, Atasına sahip çıkan var mı?
Ne yazık ki ne iş yaptığı belirsizlerin elinde yerlerde sürünüyor.
Gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” 40 yıldır, Kırşehir’in yüz akı olarak hemşehrilerinin, il yöneticilerinin örnek gösterdiği gerçek bir basın kuruluşu olarak görevini sürdürüyor, Ata’sının yanında, O’nun ilke ve inkîlapları doğrultusundaki yayın politikasıyla dimdik ayakta.
Her şeye rağmen Büyük Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 78’inci yıldönümünde rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz.
O, her şeye rağmen hâlâ bütün yüceliği ve önderliği ile ulusumuza yol gösteriyor.
Her geçen gün O’nu daha da büyütüyor, O’nun ne kadar büyük bir lider ve deha olduğunu gösteriyor.
Rehberimiz Atatürk’tür. O’nun fikirleri, sözleri sayesinde ayaktayız.
Ne mutlu Atatürk’e ve onun fikirlerine bağlı olanlara…