ATATÜRK VE İNSAN HAKLARI

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin Yıldönümünde

ATATÜRK VE İNSAN HAKLARI

Günümüzde en çok konuşulan, en çok da istismar edilen konuların başında insan hakları gelmektedir. Dünyanın ve yurdumuzun birçok yerinde insan hakları ihlalleri sürüp gidiyor. Kosova'da, Saray Bosna'da, Azerbaycan’da, Çeçenistan’da, Irak'ta, Güney Afrika'da, Afganistan'da, Endonezya'da, İran'da, Suriye'de, Lübnan'da... insan hakları çiğneniyor.

Ülkemizin güney doğusunda son otuz yılda on binlerce insanımızın: askerimizin, güvenlik görevlilerinin, öğretmenlerin yaşama hakkı yok edildi. Son yüzyılda 150 civarında eğitim, bilim, sanat, düşün adamı gazeteci katledildi. Terör ile mücadelede trilyonlar harcandı.

İnsanın en doğal hakkı, temel hakkı yaşama hakkıdır. Yaşama hakkını vermediğiniz insanlara eğitim, bilim, fikir, inanç, gezi, teşebbüs sosyal güvenlik hakkını veremezsiniz. En temel hak yaşama hakkıdır. Diğer bütün haklar bunun üzerine bina edilir. Ölüler, eğitimden, sanattan, bilimden, sağlıktan ne anlar! Bunun için, insanlık, önce insanı nasıl yaşatacağını bu temel hakkı nasıl koruyacağını saptamalıdır. Anayasamıza ve uluslararası anlaşmalara göre yaşam hakkı kutsaldır. Dokunulmazdır. Herkes, sağlık ve sosyal güvenlik içerisinde yaşama hakkına sahiptir. Yazmak, masa başında saptamak, anlaşmalara, anayasalara geçirmek bir bakıma kolay. Asıl önemli olan insan haklarının pratik hayattaki görünümüdür. Uygulamalardır, yaşam hakkının korunmasıdır.

İnsan hakları insanın ve toplumun güvenlik, birliktelik hakkını ortadan kaldırıcı bir anlamda kullanılamaz. Hakkını kötüye kullanımı, insan haklarına zarar verir. Bu nedenle Avrupa konseyine başvurularda ilk aranan husus hakkın kötüye kullanımının bulunup bulunmadığıdır. Adil yargılama hakkıdır.

İnsan haklarının, bağımsızlığın, özgürlüğün, egemen yaşamın temellerini atan ilk düşünür devlet adamı ATATÜRK’tür. O’nun düşüncelerini okuyalım:

''Her insan, düşünmek ve istediğini yapmak, istediğine inanmak, kendine özgü siyasal bir düşünceye sahip olmak, bağlı olduğu dinin gereklerini yerine getirmek hak ve özgürlüğüne sahiptir. Kimsenin düşüncesine ve vicdanına egemen olunamaz.''

''Vicdan özgürlüğü, inanç özgürlüğü kesindir. Saldırılamaz. Kişinin doğal haklarının en önemlilerindendir.''

''Bu iki özgürlük aynı ilkelerden çıkar. O ilkede, insanların düşüncelerini serbestçe söylemek ve yaymak hakkıdır. Yurttaşlar, kendi eğitimleri için ve toplumun çıkarları açısından düşüncelerini serbestçe açıklamalıdırlar. Düşüncelerini istedikleri gibi söyleyebilmelidirler. En büyük gerçekler ve görüşler, düşüncelerin serbestçe ortaya çıkması, söylenmesiyle ortaya çıkar ve yükselir''

''Ulusal egemenlik ilkesine duyarlı temsili bir hükümette kamuoyu büyük bir rol oynar. Basın ve toplantı özgürlükleri olmadan ve kamuya ilişkin işler hakkında geniş bir eleştiri alanı bırakılmadan kamuoyu görevini yerine getiremez. Kamuoyu, ulusun içinden taşan bir değişik düşünceler denizidir. O denizde çeşitli tartışma dalgaları oluşur. Kamuoyu ruhsal bir evrendir. Orada ortaya çıkan düşünce savaşımı dikkatli gözlerden gizli kalamaz.''

''Eleştiri ve tartışma da özgürdür. Bu özgürlük herkes tarafından hiç kimsenin etkisi olmadan, kendi kendine kullanılır. Hükümet ve meclisi dikkatli bulunduran eleştiri özgürlüğüdür'' /Hakimiyet-i Milliye,23.04.1924/

Mustafa Kemal bu tarihi denemesinde insan haklarının:

aa/Düşünce ve inanç boyutunu,

bb/ Düşüncelerini serbestçe yaymak hakkını,

cc/Ulusal egemenlik ilkesine dayalı hükümetlerin bunlara dikkat etmesini,

dd/Kamuoyunda oluşan düşünce denizlerinin önemine dikkati çekmektedir. Günümüzde tüm insanlık bu boyutları yakalamaya çalışmaktadır. Atatürk cumhuriyeti bunları hayata geçirmiştir. İnsanlık, insan haklarını Atatürk denizinde aramalıdır. Öğrenmelidir.

İsmet İnönü, günümüzde insan haklarının hayata geçirilmesinde etkin olmuş devlet adamlarından biridir. Anayasal düzeni demokratikleştirmiştir. Klasik demokrasi onun eseridir. Özel ve resmi yaşamıyla insan haklarının pratikte anıtı olmuştur. Düşüncelerini alalım:

''Türkiye'de insan haklarının gelişmesini durdurmaya, tarihin seyrini değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Yalanı ve iftirayı hakikat yapacak tılsın, henüz keşfedilmemiştir. Eğer bir yönetim, insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur. Buna mahal vermemek için yönetimlerin demokratik yönde olması, insan haklarının yürürlükte olması şarttır. Ulus,18.04.1960)

Bu fikrin ilk önemli açıklamalarından biri de Franklin D. Roosevelt'e aittir. 6 Ocak 1941'de Kongre'ye sunduğu dört özgürlük saptaması, Atatürk'ten sonrasıdır. ABD başkanının saptadığı dört özgürlük: Söz ve anlatım özgürlüğü, vicdan özgürlüğü, yoksulluktan kurtulma özgürlüğü, korkudan kurtulma özgürlüğüdür.

Bu, insan haklarında en önemli bir boyuttur, Korku içerisinde yaşayan bireyler ve toplumlar hiç bir zaman mutlu olamazlar. Savaş, sosyal, ekonomik güvensizlik korkuları insanların ruhunu kemirir.

Günümüzde insan hakları artık, soframızdadır. Ailemizde, sokağımızdadır. Köyümüzde, kentimizdedir. İnsan hakları, demokrasinin sürekliliğidir. Demokrasi ve insan hakları et ve tırnak gibidir. İnsan haklarını hayata geçiren ilk devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür!

Bu eşsiz dehanın yukarıdaki bildirisi 1924 tarihlidir. ’’İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’’ (10.12.1948)den çok öncedir!

Avrupa Birliği’nin Marşı: Ludwigvan Beethoven’in ‘’Kardeş olun ey insanlar, bunu ister tanrınız/Bu dünyada her şey geçer, en son, sana dost kalır/İnsanlığa, doğruluğa göğsünü aç  korkmadan/Hür doğmuştur insanoğlu, hür yaşamak hakkıdır!..’’