Bu ülkede maalesef zaman zaman bu devleti kuran, bu günümüzü ve her şeyimizi ona borçlu olduğumuz büyük Atatürk’e ne acı ki kasıtlı ve sistemli bir şekilde saldırılar yapılmaktadır. Oysa Atatürk din ve siyaseti birbirinden ayırmıştı.

Bu ülkede maalesef zaman zaman bu devleti kuran, bu günümüzü ve her şeyimizi ona borçlu olduğumuz büyük Atatürk’e ne acı ki kasıtlı ve sistemli bir şekilde saldırılar yapılmaktadır.
Oysa Atatürk din ve siyaseti birbirinden ayırmıştı. Atatürk’ün yakınlarından Halil Nuri Yurdakul bir anısında şöyle anlatıyor:
“Atatürk, Ramazan ayına büyük önem verir; bu ay içinde ince saz heyeti saraya kesin olarak sokulmazdı. Akşamları iftardan sonra, beni huzurlarına çağırır ve Kur’an-ı Kerim’den sureler okutarak, kendileri de bunu derin bir haz ile dinlerlerdi.
Ramazan aylarında, Hacı Bayramı Veli ve Zincirlikuyu Camilerinde şehitlerimizin ruhu için hatim okumamı emrederdi. Ben de, tıklım tıklım dolu olan bu camilerden emirlerini yerine getirir hatim okurdum.
Peygamber efendimizden bahsederlerken, ”Hz. Peygamberin zaman-ı saadetlerinde” diye daima saygı ifade eden kelimeler kullanırlardı. Peygamber efendimizin ayrıca, çok yetenekli bir devlet adamı ve iyi bir baş komutan olduğunu söylemişlerdir.
Din işlerinin cahil kimselerin kontrolünden alınıp,bu işi iyi bilen alimlere verilmesini gerekliliğini ifade ederler, ‘Mukaddes mihrabı cehlin cahillerin elinden alıp ehlin (konuyu iyi bilen) eline vermek zamanı çoktan gelmiş derlerdi’
En uzun tatillerin dini bayramlarda yapılmasında şart olduğunu söyleyip, herkes ”dini vecibeleri, görevleri yerine getirecek sonradan dinlenecekler” derlerdi.
Büyük önder Atatürk’e zaman zaman saldıran meczuplar, Atatürk’le ilgili bilgileri okuyup öğrensinler ve gerçekleri bilsinler artık.
Büyük Atatürk aslında dini siyasetten ayrı tutmakla onu yüceltmeye hizmet etmiştir.
Tarih 1 Mart 1924. Atatürk meclisin açılışında konuşma yapıyor:
“İslam dinini asırlardan beri alışılageldiği şekilde bir politika aracı konumundan uzaklaştırmak ve yüceltmek gereği görüyoruz. Kutsal ve dini inançlarımızı ve vicdan değerlerimizi; karanlık ve kararsız olan ve her türlü çıkar ihtiraslarına giriş sahnesi olan politikalar ve politikalarının bütün kısımlarından bir an önce kesin biçimde kurtarmak,milletin dünyevi (dünya ile ilgili) ve uhrevi (ahretle ilgili) çoğunluğun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak bu suretle İslam dininin yüksekliği belirir.”
*Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak. Daire: 1. , Cilt:7 , Sayfa: 3-6

İşte bu tarihi sözlerden sonra daha başka ne denir bilemiyorum. Yorumu size ait.