Son salgından sonra insanların psikolojisi de iyiden iyiye bozuldu. 
Kırşehir’in cadde ve sokaklarına bir çıkın da bakın şu insanların haline. Bir çoğu ne yaptığından haberi yok, sanki sarhoş gibiler!
Hele 65 yaş ve üstündekiler evden dışarı çıkmaya korkar oldular. Evde otursalar hasta olacaklar, sokağa çıksalar koronadan öleceklermiş gibi bir endişe içindeler. 
Bu korana denen bir virüs tüm dünyayı ve insanları dize getirdi bence. 
Hastalık hakkında kesin ve somut bir bilgi yok. Kendisini dünyanın ağası zanneden ve “her şey benim kontrolüm altında!” diyen ABD, bu salgından henüz düze çıkmadan, asırlardır sömürdüğü ve adam sınıfına koymadığı güya kendi vatandaşına yapılan zülüm ve katliamdan sonra kendi içini karıştırdı. 
Amerika’nın zaten bozuk olan geçmişiyle beraber, gayet güzel bağdasan sabıka kayıtlarına cadde ortasında adam boğan polislerin, sanki yeni oluyormuş gibi dünyada Amerika dışında yaşayan kimseler tarafından tepki almaya başladı.
1500’lü yıllardan sonra asırlarca keserek ve av canlısı olarak gördükleri yerlileri bitirdikten sonra, madenlerde ve ağır islerde çalıştırmak için, Afrika ormanlarında tuzaklarla ve zorla yakalayarak zincirlerle bağlayıp getirdikleri zencileri hiç bir zaman adam olarak görmediler. Sicilinin ne kadar temizliği, dünyada yaptığı ve halen de yapmak da olduğu katliamlarla sabit değil mi?
İngiliz’le beraber çalışarak dünyanın değişik yerlerinde devlet adamlarını parayla, olmaz ise tehditle kendi taraflarına çekerek istediklerini yapabiliyorlar. 
Türkiye’de de bu tür taktiklerini uyguladılar ve de uyguluyorlar. Bir İnönü ve Ecevit’i satın alamadılar, fakat Ecevit’in başına gelenleri de hepimiz biliyoruz.
Mafya ve uyuşturucu baronlarıyla, fifti fifti çalışan aminin üst düzey ve perde arkasında piyasayı kontrol etmeye alışkın olan eşkıya düşünceli, son zamanlarda cinin çıkışını hazmedemeyerek önünü kesmeye çalışsa da başarılı olamayacağını anlayınca, alenen “seni döverim” ha demeye başladı. Fakat öyle kolay kolay bunu yapamayacağını anlayınca daha başka taktikler araya dursun, cin gibi pek çok ülkenin söz sahibi olmaya başlamasıyla, aminin paniklemesini görüyoruz.
Ortadoğu’ya girmek için uyguladığı, “aslanım sensiz olmaz!” diyerek Türkiye’nin tarih boyu komşusu olan ve her hangi bir şekilde yaşamımız boyunca komşumuz olacak Suriye ve Irak’la bizi düşman yapan ve dağıttığı Irak’a korsan bir devlet kuran Amerika hayranlığı nasıl oluyor da hala artarak devam ediyor anlamak mümkün değil.