Ne günler yaşıyoruz anlamak o kadar zor ki… Yazmak söylemek bir şey ifade etmiyor. Senin doğruların başkaları için boş laf, başkalarının söyledikleri senin için kocaman bir hiç… Neden böyle olduk? Neden saygı, sevgi hürmet elimizden alındı? Vatan menfaatleri şahsi menfaatlerin altında kaldı, sevgi ve saygının ölçüsünü kaçırarak yalakalık sınırlarını zorlar olduk… MİLLÎ düşüncelerimiz yok oldu, şahsi çıkar menfaatler için her şeyimizin, hatta bazıları için namus bile önemsiz hale geldi!.

Ne günler yaşıyoruz anlamak o kadar zor ki…
Yazmak söylemek bir şey ifade etmiyor.
Senin doğruların başkaları için boş laf, başkalarının söyledikleri senin için kocaman bir hiç…
Neden böyle olduk?
Neden saygı, sevgi hürmet elimizden alındı?
Vatan menfaatleri şahsi menfaatlerin altında kaldı, sevgi ve saygının ölçüsünü kaçırarak yalakalık sınırlarını zorlar olduk… MİLLÎ düşüncelerimiz yok oldu, şahsi çıkar menfaatler için her şeyimizin, hatta bazıları için namus bile önemsiz hale geldi!..
Ne olur kendimize gelelim. Menfaat için NAMERTLERE diz çöktük…
Yanılmak birileri için doğal olurken, bazıları için suç oldu, bu nedenle yanan, yok olan insanlar sürünürken aileler, çocuklar, analar, babalar ağlarken kimse duymak istemiyor. Görmek zaten kör olan gözler için mümkün olmadığından görmelerini beklemek akılsızlık olur. Tıpkı şu TV ekranlarını meşgul eden şarlatanlar var ya dün başka konuşan, bugün başka konuşan, alınları terlemeden kazanan, dışarıdan bakınca adam zannettiğimiz adam müsveddeleri…
Kim parayı çok basarsa, onlarla olup her konuda yorum yapan her konuda bilgisi olduğunu zanneden, dünyayı kendisinin yaratığını düşünen zavallı kılıklılar işte onların istediği kendi istedikleri ve yorumları ile bu insanların hareket etmelerini istemeleri, muhalifliği düşman tabir edecek kadar küçülen, aklından sorunu olan, MİLLETİN ödediği vergilerden, harçlardan, cezalardan, maaşını alan “on dönüm bostan yan gel Osman” diyen müsveddeler, sizlerin şerefsizce yaşadığınız bu topraklar milyonlarca şehit kanı ile kaplı. Zannediyor musunuz bu şaşalı hayat bu lüks yaşantı ebediyen sizinle kalacak. Zannetmeyin bu topraklarda yaşayan atasına ecdadına saygılı insanlar oldukça bu ülke de sizler alınları terlemeden kazananlar olmayacak.
Milletin evladı, hayatını geleceğini bulabilmek için hayatı boyunca koşturmak mecburiyetinde kalırken, sizler gibi günün adamı kılığına girmiyorlar, girmek için el etek öpmüyorlar, vatan için yaptıkları fedakârlıkta aynı Asımın nesli ne yapmışsa onu yapıyorlar, onurlu, şereflice.
Sizler yatırımcı, üretici, sanayici nedir bilmezsiniz ay sonu ödemelerini çek senet ödemelerini hiç bilmezsiniz. Çünkü sizler alışkınsınız. Avantadan alnınız terlemeden kazanmaya. Bu milletin hakkını ödeyemezsiniz, her aldığınız kuruş, her boğazınızdan geçen lokma, zehir zıkkım olsun.
Dün hainlik yaptınız, bu millete saf temiz duyguları ile oynadınız, insanların, Allah’ın adını kullanmaktan korkmadınız, sizden olmayanlara, size hizmet etmeyen, köpeklik yapmayan, vatan evlatlarını kendi düşmanlığınızı görmezden gelip, hepsini düşman gördünüz.
Bütün bu olumsuzlukları kaleme aldıktan sonra şunları da yazmaktan çekinmiyorum. Bizler Anadolu’nun bağrında bir şehir olan Kırşehir’de hayatımızı idame ettirmeye çalışıyoruz. Kırşehirimizin, memleketimizin menfaati ne ise onu konuşmadan çekinmiyoruz. Birileri gibi ihale peşinde koşup, birilerine yalakalık yaparak karnımızı doyurmuyor, haramzadeler gibi caddelerde dolaşmıyoruz. Haksızlıklar karşısında diklenmeden dik duruyoruz. Birileri dönen dümenlerine çomak sokulmasını istemese de yazdıklarımızdan rahatsız olup, hoplasa da hani söyledik ya “Asımın nesli” gibi buna layık olmaya çalışıyoruz. Alnımız terlemeden, emek sarf etmeden kazancımızı olmamasına özen gösteriyor, çocuklarıma “vatan namustur” duygusu içerisinde hareket etmelerine, kendilerine öğretmenin gururu yaşıyor, bütün haksızlıklara, olumsuzluklara rağmen yaşamalarını, buna göre kendilerine çeki düzen vermelerini öğretmenin haklı gururu ile yaşıyorum.
Memleketime, olumsuzluklara liyakatsiz insanların yapıyor gözüküp yapamadıklarına, doğru olduğunu gösterip kapalı kapılar ardında neleri götürdüklerine, dün VATAN deyip bugün haksızlıkla, yalamayla, taklalarla servetinin hesabını yapanlara tek sözüm var. Terlemeden kazanmak, “sel ile gelen, yel ile gider”, ya da “haramın binası olmaz” demek istiyorum.
Haram yiyenler, haram kazananlar, lüks konutlarda oturup, son model otomobillere binenler hiç gördünüz mü bu saltanatla devam edeceklerini…
Kırşehir’de nice böylelerini gördük. Birden bire yıldızı parlayan, haram kazanıp köşe dönüp, ona buna burun kıvıranların sonu ne oldu? Çoğu yiyecek ekmeğe muhtaç oldu, hatta ya canına kıydı, ya da memleketi terk etmek durumunda kaldı.
Allah kimseyi böyle durumlara düşürmesin. Ama Cenabı Allah, yetimin hakkını, kul hakkını yiyen kimsenin yanına bırakmadığını da artık birileri anlamak durumunda.
Ne demişler “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”…
Kırşehirimde yaşadığımız bütün olumsuzluklara da ha gayret az kaldı, bitecek bitmesine de sabır taşı çatlıyor diyerek noktalıyorum.