AHİLİKTE TÜKETİCİNİN KORUNMASI -1

Geçmişten günümüze kadar geçen zaman içerisinde önemini ve izlerini halen taşımakta olan ve ekonomik açıdan toplumun düzenini oluşturan Ahilik teşkilatında tüketicinin korunması da büyük önem arz eder.

Ahilik teşkilatında olan ve aslında her zaman uyulması gerekli olan bazı etik kurallar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra günümüzde de büyük şehirlerdeki alışveriş merkezlerinde veya bazı büyük işletmelerde de olmasının gerekli olduğu bazı kurallar vardır. İşletmelerde müşteriye karşı sergilenen tutum ve davranışların genel itibariyle adil, dürüst ve nazik olmasının gerekliliğini bir kez daha hatırlatmayı arzu ediyoruz.

Ahilik Teşkilatının Doğuşu ve Yapısı

Ahiliğin Anadolu’da kurulmasında İslamiyet’in ilk asırlarında ortaya çıkan genç sanatkârların ve zanaatkârların bir araya gelmesiyle oluşmuş olan fütüvvet anlayışının katkısı olmuştur.

Ahi Evran; yüzyıllardır savaşçılık, dini ve ahlâkî bilgiler vermekte büyük ve önemli görevler yerine getirmiş olan Fütüvvet Teşkilatından yararlanarak “Ahi” Teşkilatı’nı kurmuştur. Ahi Evran ahlâkla sanatın ahenkli bileşimi olan ahiliği çok itibarlı bir duruma getirmiştir. Böylece ahilik yüzyıllarca bütün esnaf ve sanatkâra yön vermiş, onların işleyişini düzenlemiş, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli rol oynamış, başta padişahlar olmak üzere birçok vezir ve devlet adamları bu kuruluşa girmeyi şeref saymışlardır.

Ahi Evran halkın ekonomik durumunu iyileştirmek, meslek sahibi olması ve din sömürüsünden kurtulmaları için çalışmıştır. İşe debbağ yani deri imalatı ve daha sonra ayakkabıcı ve saraç esnafını teşkilatlanması ile başlamıştır. Kısa zamanda üstün becerisi, ahlaki sağlamlığı ve hak severliği ile büyük bir ün ve saygı toplamıştır. Kurduğu teşkilatın başkanı ve 32 esnafın pîri “Ahi Baba” olmuştur.

Ahilik teşkilatı ilk başlarda birkaç esnaf kolunu kapsayan bir teşkilatlanmaya sahipti. Zamanla Anadolu’nun her şehir ve kasabasında hatta köylerinde hatta bütün Osmanlı coğrafyasında yaygınlık kazanmıştır. Bütün kentlerde bulunan ahi zaviyelerinin başındaki o kentin ahi babası, Pîr-i pîran olarak bütün esnafların ve sanatkârların piri kabul edilen Ahi Evran’ın halifesi idi. Dolayısıyla Kırşehir’deki Ahi Baba devletteki bütün birliklerin başıydı. Böylece Ahi birlikleri önce yerel merkezlerde sonra da yerel merkezlerin bağlı oldukları genel merkez konumunda olan Kırşehir Zaviyesi’ne bağlı olma şeklinde hiyerarşik bir teşkilatlanmaya sahipti.

Ahilik Kavramı

Ahi kelimesinin anlam olarak Arapçada “kardeş” demek olduğunu öne sürenler olmakla birlikte aslı Türkçedir. En eski kaynağımız Divanü Lügati’t-Türk’te “eli açık, konuksever, yiğit kişi” anlamına gelen “akı” sözcüğü bulunmaktadır. Terimin gerçek kaynağı budur ve zamanla akı > ahi şekline dönüşmüştür. Tıpkı kangı > hangi, kalı> halı, kanı> hani örneklerinde olduğu gibi.

Ahilik teşkilatı Anadolu’da gelişip yaygınlaşan sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur. Ahilik 13. yüzyılda köylere kadar yayılarak düzenli ve milli bir toplum kurmayı amaç edinen sosyal bir kurum haline gelmiştir.

Ahiler yeniliğe açık insanlar olup, halka sanat, meslek ve genel bilgileri öğretmek için var güçleriyle çalışırlar. Bu bakımdan Ahiliğin eğitimcilere ışık tutacak önemli özellikleri vardır. Ahilik sisteminde işyerinde çalışanlar ile çalıştıranlar arasında pek fark olmadığı gibi aralarında baba-oğul ilişkileri vardır. İşyeri aynı zamanda sanatın ve ahlakın öğretildiği bir okuldur. Burada üretilen mal belli bir ihtiyacı karşılayacak şekilde kusursuz ve tam olarak üretilir. Emeğin karşılığı, çalışanın alın teri kurumadan ödenir. İşyerlerinde çalışan ve çalıştırılanlar dayanışma içerisindedirler. Bu uygulama emek ve sermayenin barışık olduğu bir model olmuştur.

Ahilik teşkilatında iş ve meslek ahlakının kabul edilmesi mecburi kurallar haline gelmiştir. Kişinin kendisinden önce başkalarını düşünmek ve kollamak, hak ettiğinden fazlasını istememek, kanaat ve tevazu ölçüleri içerisinde “hırs” ve “tamah” kavramından uzaklaşmak, kendi yeteneğine uygun bir iş ile meşgul olmak, sanatını mutlaka bir üstattan öğrenmek ve birliğin, beraberliğin korunması için dayanışma içerisinde bulunmak ahiliğin mutlaka uyulması gereken kurallarından birisidir.

(Devam edecek)