Kırşehir Çiğdem'in yazar kadrosuna  güçlü bir isim daha katıldı Kırşehir Çiğdem'in yazar kadrosuna güçlü bir isim daha katıldı

Uzmanlar 5-10 santimetre boyundayken yılda birkaç gram, olgunlaştığında ise 40 kilograma kadar karbon tutabilen ağaçların, bu karbonun yüzde 40 ila 80'ini orman yangınları esnasında atmosfere saldığını belirtti.

Türkiye'nin orman varlığını sürdürülebilir şekilde yönetmek ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için 7 Kasım 2019'da yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü ilan edildi.

Ağaçlar gezegen ve insan sağlığı için çok sayıda fayda sağlarken, karbon yutağı görevi görmeleri ve bu sayede insanların küresel ısınmayla mücadelede en önemli müttefiki konumunda bulunmaları bu faydaların başında geliyor.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay, bir bölgenin iklimine, toprak koşullarına uyum sağlamış ve doğal olarak en hızlı yetişen ağaç türünün en fazla karbon tutan tür olduğunu söyledi.

Tolunay, "Bir ağaç 5-10 santim boyundayken yılda birkaç gram karbondioksit tutarken bu miktar, olgunlaştığında 40 kilograma kadar çıkar. Ortalamasına baktığımızda ise ömrü boyunca yılda 20-25 kilogram karbondioksit tutar. Bölgeye özgü hızlı gelişen türler ilk yaşlarında yarım ton karbondioksit bağlarken ağaçlar 30'lu yaşlarına geldiğinde bu 30 tona çıkar." dedi.

Ortalama 23 milyon hektar ormanlık alanı bulunan Türkiye'nin, 6,5 ton civarında olan kişi başı sera gazı emisyonunu karşılayabilmesi için hiç ağaç kesmemek kaydıyla, yaklaşık 130 milyon hektar ormanlık alana sahip olması gerektiğini vurgulayan Tolunay, odun üretiminin bu şekilde devam etmesi durumunda ise her bir vatandaşın kendi karbon ayak izini nötrlemesi için nüfusun 4 katına eş değer, 300 milyon hektar civarında ormanlık alana ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Tolunay, "Bu tabii mümkün değil. Orman alanlarımızı 25 milyon hektara dahi çıkarmamız çok zor. Coğrafyamızın bazı bölgeleri iklim ve toprak koşulları nedeniyle buna elverişli değil, geri kalan alanlar bizim aynı zamanda meramız, tarım alanımız ve bunlara ihtiyacımız var. Bu nedenle 23 milyon hektar orman alanımızı gözümüz gibi korumamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğiyle mücadele için öncelikle karbon yoğun sektörlere karşı önlem alınması gerektiğini vurgulayan Tolunay, iyi yönetilmesi ve topraktaki organik karbon miktarının artırılması durumunda tarım alanlarının da karbon depolayabileceğinden bahsetti.

Tolunay, şu değerlendirmeleri paylaştı: "Tahrip olmuş ekosistemleri onarmalıyız yani bir meşe ormanı zarar gördüyse yeniden meşe ormanı olmalı, sulak alan tahrip olduysa yeniden sulak alan olmalı. Bu yapıldığı zaman hem bitki ile ağaçların hem de toprağın depoladığı karbon miktarı artıyor. AB'nin yeşil mutabakat kapsamında 2050 yılında karbon nötr kıta olma hedefi var. Buna ulaşmak için ekosistemlerin onarımını çözüm yollarından biri olarak görüyorlar. Bizim de tahrip olmuş ekosistemleri restore etmemiz gerek, henüz ülkemizde restorasyon örneği yok. Ayrıca 300-500 yaşlarında olan doğal yaşlı ormanlarımızı korumalıyız, bu alanlar çok yüksek miktarda karbon depolamıştır, koruduğunuz zaman stok halindeki karbon doğaya salınmaz."

"Ölünceye kadar karbon depolamaya devam ederler"

Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Silvikültür Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Güner ise insan kaynaklı faaliyetlerle atmosferdeki karbondioksit miktarının son yıllarda olması gerekenden daha hızla artarak tehlike seviyesini çoktan geçtiğini bildirdi.

Atmosferde gaz halindeki karbonu tekrar katı haline dönüştüren sistemlere karbon yutağı dendiğini ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin orman ekosistemleri olduğunu aktaran Güner, orman ekosistemlerini oluşturan ağaçların ve bitkilerin havadan aldıkları karbondioksitle topraktan aldıkları suyu yapraklarında buluşturup fotosentez yaptıklarını, böylece atmosferde gaz halindeki karbonu katı hale dönüştürüp kök, dal, gövde kabuk, meyve gibi bütün organlarında depoladıklarını anlattı.

Ağaçların gövde, dal ve yapraklarının yüzde 50 ila 75’inin, toprak altındaki kök kütlelerinin ise yüzde 25 ila 30’unun karbon olduğunu belirten Güner, "Boyu ve çapı geniş olan ağaçlar daha fazla karbon yutar, yaşlı ağaçlar genç ağaçlara göre, odunu sert ve ağır olanlar hafif olanlara göre daha fazla karbon depolar. Ağaçlar, fidan olunca karbon yakalamaya başlar ve ölünceye kadar karbon depolamaya devam ederler." diye konuştu.

Güner, orman yangınları sırasında gelişme durumuna göre yaşlı ormanlarda yutulan karbonun yüzde 40 ila 50’sinin, genç ormanlarda ise yüzde 70-80’inin tekrar atmosfere salındığı bilgisini paylaştı.

Kaynak: Anadolu Ajansı