Yıllarca ekonomik ve aynı zamanda siyasi istikrarsızlık içinde yaşayan, yaklaşık 37 milyon nüfusu olan Afganistan, bilimden uzak geri kalmışlığın, ilkelliğin pençesinden bir türlü kurtulamıyor.
Son zamanlarda sosyal medyada paylaşılan görüntüler ve ABD, NATO güçlerinin ülkeden çekilmesiyle Türkiye'nin, Afganistan’ın başkenti Kabil'deki Uluslararası Havaalanı'nın güvenliğini üstlenme yönünde attığı adımlar nedeniyle Afgan halkının gündeminde Türkiye’nin olduğu gerçek. Ayrıca Avrupa ülkeleri böylesi bir göç dalgasına kapılarını kapattı, ülkesine kabul etmiyor. Hatta bazı Avrupa ülkeleri Türkiye’nin Afgan mülteciler için doğru bir yer olduğunu bile söyledi.
Avrupa ülkeleri Suriyeli sığınmacıları kendi ülkelerinden uzak tutmak için her yolu denedi, şimdi de Afganistan’dan gelenler için kapılarını kapattı.
Ancak ekonomik yardım yapabilecekleri yönünde çalışmalarının olduğu dillendirilmektedir. Zira daha önce de Suriyeliler için aynı şey söylenmişti.
Avrupa ülkeleri, ülkesini kazanmak adına mücadele etmek yerine, atıp kaçan sığınmacıların kabul edilmesi halinde ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda olumsuzluklar yaşayacağını elbette ki biliyor onun içindir ki sığınmacıları ülkelerine kabul etmiyorlar.
Afganistan’ın yüzde 85’ini Taliban kontrol etmektedir. Bu ülkeden kaçıp ülkemize gelen yaşlı, çocuk, kadın vs yok, gelenlerin tamamına yakını 20-30 yaş aralığında genç erkekler. Türkiye’ye her gün binlerce kişinin girdiği söylentileri var. Ancak, resmi olarak kontrolü yapılamadığı için sayıları bilinmiyor. Sosyal medya görüntülerine bakılırsa sahillerde nargilesini içende var, kafeteryalarda keyifle çaylarını yudumlayanlar da. Sanki bu durumlarına bakılırsa memleketlerinin hali pek fazla umurlarında değil gibi.
Bir yanda Suriye insanı, bir yanda Afganistan insanı kendi ülkelerinde yaşanan kaostan kaçıp başka ülkelerde kabul etmeyince Türkiye’nin yolunu tutmuşlar ve burayı kendileri için en güvenilir ülke olarak da görmektedirler.
Türkiye kendi sorunlarının yanı sıra bir de sığınmacı sorunu ile karşı karşıya kalmış ve onunla uğraşmaktadır. Tabi ülkeyi idare edenler bu kadar yüksek sayıda sığınmacı grubunu ülkeye neden kabul ettiklerini de bilmiyor.
Hal böyle olunca da ülkemiz dünyada en çok mülteci bulunduran ülke konumuna da maalesef gelmiştir.
Şu ana kadar ülkemize gelen sığınmacılar misafir olarak kabul edilmektedir, ancak geri dönecekleri veya nasıl gönderilecekleri pek fazla söz konusu edilmemektedir.
Son yıllarda Ortadoğu ülkelerinde yaşanan siyasi ve ekonomik krizler, bu ülkelerde yaşayan insanların geleceğe ilişkin kaygılarını artmıştır. Bölgede artan güvenlik sorunları, savaş ve iç çatışma halinin sürekliliği, kitlesel olarak insanları göç etmeye sürüklemiştir. Ancak ülkemize gelen bu kadar fazla sığınmacının burada da huzuru bozacakları artık yaptıkları davranışlarla görülmektedir.
İktidar sığınmacı sorununa kafa yormalı ve acil çözüm bulmalıdır. Bu kadar kalabalık sığınmacı kitlesinin ülkemizde daha fazla kalması halinde ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim, sağlık gini sorunların her geçen gün giderek artacağı ve çözümünün de artık çok zor olacağı bilinmelidir.