Bir gizli video operasyonu ile CHP’nin başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu kendi okeylediği bir kanunla hapse atılan milletvekili Enis Berberoğlu için “Hak adalet” yürüyüşü yaptı. Ankara’dan başlayan yürüyüş İstanbul’da büyük bir mitingle sona erdi.

Bir gizli video operasyonu ile CHP’nin başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu kendi okeylediği bir kanunla hapse atılan milletvekili Enis Berberoğlu için “Hak adalet” yürüyüşü yaptı.
Ankara’dan başlayan yürüyüş İstanbul’da büyük bir mitingle sona erdi.
Kırşehir’de gerekli örgütlenmeyi yapamamak ve “tabela” partisi olmakla eleştiriliyor CHP.
Nihayet örgüt olma yolunda ilerleyen CHP için bir başlangıç oldu bu yürüyüş. Oradan alınan cesaretle ve gene nihayet Çanakkale’de “adalet kurultayı” topladı. Pek çok konuda fikir jimnastikleri yapıldı.
Bu etkinlik de nihayet CHP’den özlemle beklenen hamlelerdendi.
Her ne kadar ortaya attıkları “Adil Öksüz” iddiaları fos çıksa da artık bir şeyler yapma becerilerini yavaş yavaş kazanmakta olduklarının göstergeleri sayıyorum bu eylemleri.
31 Ağustos 2017’de Bodrum’da Facebook benim bir sene önce paylaştığım bir yazımı hatırlamış ve bana hatırlattı.
Prof. Yahya Sezai Tezel’in bir yazısını paylaşmışım Facebook’ta.
“… CHP’nin zaten kendisine oy verecek olanların siyasi tıkanmışlık öfkesini gıdıklayarak,psikolojik boşalma çıkışları ile seçim kazanma imkanı yoktur. AKP çok ciddi bir taban teşkilatlanması ve seçmeni sandığa götüren ilişkiler ağıdır. Benzer ağları siyasi olarak inşa etmeden CHP’nin siyasette bir adım gitmesi imkanı yoktur…” diye bitiyor bu yazı.
Üstüne basa basa defalarca belirttiğim tespitler. Bu tespitleri yazdığım zaman, “bu adam ne demek istiyor” analitik düşüncesi yerine, bazılarının beslemesi olanların tarafıma hakaretleri,tehditleri ile karşılaşıyorum.
Ama doğru vardır ve aydının görevi bu doğruları dile getirmektir. Üstelik de bir ara il başkanlığı yaptığın partinin göz göre göre erimesi üzerine mutlak dile getirilmesi de şarttır.
Bakın 31 Ağustos Sözcü Gazetesi’ndeki Rahmi Turan’ın yazısına:
“… adalet kurultayının “seçimde adalet” panelinde CHP’nin Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Mehmet Hamidi Yakupoğlu, “Siz sandığın başında olmazsanız o sandığa kedi değil filler girer” diyor.
Devam ediyor “Denetimden uzak seçimler her türlü hileye açık oluyor.”
Şöyle bitiriyor yazısını:
“Her şeyi seçim kurullarının insafına bırakmayıp sandığa sahip çıkmak gerekiyor.”
Evet seçimlere daha iki sene gibi bir vakit var. Erken seçim baskını yenmezse uzun bir süre. Bu süre içinde CHP’nin bir an önce kendini iyi toplayıp örgütlerini “hale yola sokması” gerekir. Bakın AKP’ye. Yeni genel başkanı bas bas bağırıyor “örgüt, örgüt” diyor “değişim, değişim” diyor. Bunları aslında CHP’nin dillendirmesi ve yüzde yirmibeşlerdeki tıkanmışlığı aşması için yapacağı işlerin başında önce örgütleri ele alması gerekiyor.
Sanırım Baykal zamanı bir ara CHP’de dillendirildi.Nedense sonradan unutulup gitti.
Bu önemli çıkış “sandık bazlı örgütlenme” idi.
Hayata geçirilemedi. Sandıklara rastgele kim bulunduysa onlar yazılıp denetim aksadı.
Seçimlerde tam organizasyon yapılamadı. AKP’liler mükellef öğle yemekleri yerken CHP’liler aç bilaç sandıklarındaki görevlerini ifa etme gayreti içinde olmak durumunda kaldı.
Oysa CHP’nin sandık kurulu üyeleri , sistemi,hukuku iyi bilecek, bu konuda eğitilecek militanca o sandıkta verilen oylara her şeye karşın sahip çıkacak. Ve CHP bunu başarırsa artık seçim sonunda çöplüklerden oy arama dönemleri de, “YSK haksızlık yaptı” söylemleri de, atletle yemek yeme popülistliği de bir yana atılır.
Sandıklara kedi değil fare bile giremez.
31.08.2017