Kırşehir’in ünlü saz ve söz sanatçısı “Bozkırın Tezenesi” hemşehrimiz Neşet Ertaş’ın hayatını anlatan “Garip Bülbül Neşet Ertaş” filminin “Kişilik haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle ailesinin yapımcı Mustafa Uslu'ya açtığı davada mahkeme, 23 Aralık 2022 tarihinde vizyona girecek olan filmin ve fragmanının yayınlanmamasına kararına Yargıtay’dan onay geldi.

Bilindiği üzere Neşet Ertaş’ın ailesi, yazar Prof. Dr. Erol Parlak’ın “Garip Bülbül Neşet Ertaş” kitabının, babalarının isteği dışında yazıldığını iddia etmiş, kitapla aynı ismi taşıyan filmin “kişilik haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle çekimlerinin durdurulması yönünde mahkemeye başvurmuştu. Yapımcı Mustafa Uslu ünlü ozanın hayat hikâyesini anlatan filmini, Erol Parlak’ın yazdığı “Garip Bülbül Neşet Ertaş” kitabından uyarladığını iddia etmişti.

Ertaş’ın eşi ve çocuklarının yapımcı Mustafa Uslu’ya dava açmıştı. İstanbul 43. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ”Kişilik haklarına saldırının önlenmesi” konulu davanın karar duruşmasına Mustafa Uslu eşi Sinem Öztürk ve Neşet Ertaş’ın çocukları Canan, Döne ve Hüseyin Ertaş avukatlarıyla katılmış ve mahkeme Neşet Ertaş’ın hayatını konu alan ve yapımcılığını Mustafa Uslu‘nun üstlendiği “Garip Bülbül Neşet Ertaş” filmi ve fragmanlarının yayınlanmamasına karar vermişti.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, İstanbul 43. Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği karara onay verdi. Kararda şu ifadelere yer verildi:

Tuna Ailesi'nin acı günü Tuna Ailesi'nin acı günü

“Merhum Neşet Ertaş'ın sağlığında ve ölümünden sonra toplumdaki rolü değerlendirildiğinde eserleri ile kamuoyunda bilinen ve tanınan bir sanatçı olduğu, kendisinin ve davacıların özel hayatlarına dair sahneler içeren filmin yapılmasında ve yayınlanmasında üstün tutulması gereken bir kamu yararının bulunmadığı, toplumda değer görmüş bu itibarının zedelenmesine yol açabilecek kurgulama sahnelerle davacıların kişilik haklarının zarar gördüğü. somut olayda çatışan değerlerden aile hayatı ile özel yaşama saygı, mahremiyet ve unutulma hakkına üstünlük tanınması gerektiği tespit edilmekle verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.

“Açıklanan sebeplerle:

“Davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ınci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA verilmiştir.”

         Neşet Ertaş’ın ailesi, Yargıtay’ın onama kararının ardından gazetemize yaptığı değerlendirme şöyle:

"Rızasız bahçenin gülü derilmez" diyen babamızın, rızası olmadığı bilindiği halde, ailesi olarak bizlerin de, daha ilk duyumları alır almaz, avukatlarımız aracılığıyla defalarca uyarmamıza ve "Belgesel yapın, her türlü desteği verelim" dememize rağmen, sözde "hayatını anlatan" film kısa bir sürede çekildi ve mahkemeler sonuçlanmadan gösterime girecekti. Bu süreçte hiç kimseyle film görüşmesi, pazarlık yapmadığımız, kimseden film için bir talepte bulunmadığımız halde, sadece babamızın vasiyetine sahip çıktığımız, rıza göstermediğimiz, engel olduğumuz için, iftiralara, karalama kampanyalarına, trol saldırıları aracılığıyla itibar suikastlarına maruz kaldık.

“Başkalarının işine karışmak gibi düşüncemiz asla olmadı. Rızası olan herkesin hayatı film yapılabilir. Ama lütfen, istemeyenlerin de vasiyetlerine saygı gösterilmeli, hatıraları incitilmemeli. İnsanların hiç bir şekilde satmayacağı değerleri olmalı. Para eden her şey satılık olmamalı.

“Hiç kimse, görmek istemeyen kadar kör, duymak istemeyen kadar sağır, anlamak istemeyen kadar anlayışsız olamaz!

“Bizlere “Neşet Ertaş’ın gerçek ailesi değilsiniz!” deme cüretinde bulunmak, “Benim filmim olmasa 5 yıl sonra Neşet Ertaş’ı bilen kalmaz” demek saygısızlığın zirvesidir. Hiç kimsenin haddine değildir!

“Evet, Neşet Ertaş'ın ailesi kalpten kalbe görülmez yollar kurduğu sevenleridir. Onların riyasız bu sevgisi 70 yıldır devam etmektedir ve hislerine tercüman olduğu bu millet var oldukça devam edecektir. Biz de bunu her zaman söyledik. Ama Neşet Ertaş'ın ailesi, onun istemediğini bildiği halde, gözünü para hırsı bürümüş, ısrarla, zorla, zorbalıkla "sözde hayatının" filmini yapıp, servetine servet katmak isteyenler değildir.

“Neşet Ertaş'ın ailesi, onun vasiyetini çiğneyerek, şanına şan katmak isteyenler, ismini parlatıp, bunun üzerinden daha yüksek yerlere gelme planları yapanlar, “Neşet Ertaş’ı ve Abdalları yedi kat yerin dibinden ben çıkarttım!“ diyenler hiç değildir.

“İnsanların cebindeki son cuvara parasını almak istemediği için sadece halk konserleri veren babamız, birilerini daha da zengin etmek için, hayatını filme konu etmemişti.

“Sadece belgesel çekimlerine müsaade etmişti.

“Belgeselde ben konuşuyorum, ben anlatıyorum” derdi.

”Filmde, başkası beni kafasına göre anlatacak, insanları ağlatacak. Paraya tuzak!” derdi.

“Bir yandan da bu işi sadece kültür adına yaptıklarını iddia ettiler.

“Neşet Ertaş'ı gelecek nesillere bir belgesel yapıp, kendi sesiyle, kendi sazıyla, kendi anlattıklarıyla, ailesinin, gerçek dostlarının, gerçek can yoldaşlarının anlattıklarıyla mı doğru aktarırsınız?

“Yoksa hiç bir zaman özel hayatıyla göz önüne çıkmamış, konu olmamış, olmak istememiş, her zaman eserleri ile, hayat görüşüyle, felsefesiyle ilgili konuşmuş, Ailesi ile ilgili de sadece yüzeysel açıklamalar yapmış olan Neşet Ertaş'ı, hayalî senaryolar yazarak, onun deyimiyle: “kafadan atma hikayelerle”, hurafeler de yaratarak, bile bile yanlış bilgiler yayarak, başkalarının sesiyle, başkalarının sazıyla, başkalarının görüntüleriyle mi tanıtırsınız?

“Hayalî olan, özel hayatla ilgili verilecek “bilgiler” nasıl bir şekilde ileriye aktarma ve kültüre katkı sağlama aracı olabilir?

“Neşet Ertaş’ın gerçek sevenleri adına yapılan bizim  bu mücadelemiz diğer taraftan da  yanımızda olan, olmayan, “Halka malolmuş” denilen herkes içindi.

“İlk mahkeme, istinaf ve Yargıtay mahkemelerinin lehimize sonuçlanmasıyla emsal teşkil edecek bir karar çıkmış oldu. Yani avukatlarımız ve mahkemeler gelecekte bizden sonra benzer konularda haksızlığa uğrayacak ailelerin de benzer saldırılara uğratılmalarının önüne geçmiş oldular.

“Bize bu imkânsızlıklar içinde destek olan, yalnız bırakmayan, büyüğünden küçüğüne kadar herkese can-ı gönülden teşekkür ediyoruz. Saygılarımızla.”

(HABER: İLKNUR ÖNCÜ)

Editör: Fahrettin Toker