Acı, kimi maddelerin tat alma organımız da bıraktığı duyum.

         "Bazen öyle acılar çekersin ki, mutluluk nedir?” diye sorulduğunda, açıp sözlüğe bakarsın."

Bir de acı çekmek vardır. Ölüm, yangın, deprem v.b. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem gibi.

Bir biber yersiniz, acısını sonradan anlarsınız. Kış günlerinde öyle bir acı poyraz yersiniz ki, her hava soğuduğunda aklınızdan çıkmaz.

Ölüm acısı vardır. O acıyı çeken bilir.

Bu dünya da ki en dokunaklı şeylerden birisi de, ziyan edilmiş emeklerimizdir.

          Yıllarca çalışır çabalar birikimleriniz bir anda elinizden uçar gider o zamanki acınız çok büyük olur. Bir çırpıda silemediğiniz bazı şeyler vardır. Bunları çırpına çırpına acı çekerek silersiniz.

Üzerine titrediğiniz ve toz kondurmadığınız evlatlarınız gün gelir sizi azarlar, fikir ve düşüncelerinizi beğenmez, emeklerinizin boşa gittiğini anlar acı çekersiniz.

Bazı kimselerden beklemediğiniz sözler işitir, acı çekersiniz. Öyle an gelir ki dostlarınız sizi çıkmaz bir sokağa sokarak "Haydi yolun açık olsun" derler acı çekersiniz.

Çok parası olan değil, eve geldiğiniz zaman "babacığım!" diye size sarılarak yüzlerinizi öpen yavrularınızı gördüğünüz zaman acıların en büyüğünü çekersiniz

"Acı çekmek istemiyorsan,

  Acı çekenleri unutma!"

Baba evde yokken varlığı aranan, varken de varlığı ağır gelen adamdır. Eğer varlığınız eve ağır geliyorsa başınızı ellerinizin arasına alarak acı çekersiniz.

"Acı çekmek, ölmekten daha çok cesaret ister."

          Yüreğim hep yandı ve ben hep kaybettim. Onun için acı ve acılar gördüm. Kıyamam dediğiniz sevdikleriniz size kıyarak sizi ince ince doğrarsa acı çekmez misiniz?

"Eğer inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen, gün gelir en sağlam yerden kopar."

İnceldiği yerden koparacaksın ki acılara uğramayacaksın. Her şeyi içine atarsın da kendini atacak yer bulamazsın. O zaman acıları seyret.

Uzaktan birini görerek sevdiğine benzetirsin. Yüreğin ağzına gelir. O zaman ne kadar acı çektiğini biliyor musun?

"Ne acı değil mi, aynı hayalleri kurduğunuz insanlarla farklı  hayatlarda yaşlanmak."

Birlikte büyüdüğünüz ve ilerisinin iyi olacağına dair hayaller kurduğunuz arkadaşlarınızın zamanla sizi tanımadığını gördüğünüz zaman çekebileceğiniz acının tarifini yapabilir misiniz?

Geçmişin keşkeleri ve geleceğin endişeleri şu anımızı çalan iki hırsızdır. Bu hırsızların çaldıkları canınızı acıtmıyor mu?

Bir mağazaya girdiğiniz zaman istediğiniz malzemeleri alamıyor ve çocuklarınızın yüzüne bakamıyorsanız acı çekmez misiniz ? Yatağınıza yattığınız zaman yüreğinizin sesinden uyuyamıyor ve yalnızlığınızı hissediyorsanız canınız hiç mi acımaz?

          "Dayanılması en zor acılar,

 İnsanın içinde gizlediği acılardır."

İşte bende zaman zaman içimde dağlar gibi yükselmiş acılar gördüm. Anlatamadım. Anlatamazdım. Çünkü o acılara sürülecek merhem kimsede yoktu.

Acılarımla cebelleştim. Acıyı kim tattırdı diye suçlu aradım. Lakin o acıyı tattıranlar çoktan buhar olup uçmuşlardı.

Sözün özü;

   "İnce düşünen insanları incitmeyin. Onlar ince düşünürken, yeterince inciniyorlar zaten."

İnce düşünen insanlara acı çektirmeyin. Gönül, yol geçen hanı değildir. Öyle paldır küldür girilmez. O gönlü kırar acı çektirirsiniz sonra.

Sizlere acı çektirmek değil, yollarınıza güller dökmek istiyorum canım arkadaşlarım, sevgili dostlar. Acı ve acıların sizlerden uzak olacağı günler diliyorum. Sağlıklı kalın... Mutlu kalın... Hoşça kalın...