Avrupa parlamentosu bir karar almış, “Türkiye’nin ortak Pazar görüşmeleri derhal askıya alınsın. ” Gerekçe itin kılı, yani elle tutulur bir tarafı yok.

            Avrupa parlamentosu bir karar almış, “Türkiye’nin ortak Pazar görüşmeleri derhal askıya alınsın.”

Gerekçe itin kılı, yani elle tutulur bir tarafı yok. Onların aldığı karar bir tavsiye kararı, ama ortaklar tarafından dikkate alınır.

Bizim hükümet yetkililerimiz anında cevap veriyor, “Biz alınan kararı gale almıyoruz!”

Hey maşallah.

Öyle söyleyinceye kadar girmek istenen birliğin alt kuruluşlarının alacağı kararı daha önce lehe çevirmek varken, “alınan kararı tanımıyorum” demek işin kolaycılığı niteliğindedir.

Aldığı kararları tanımadığın bir birliğe neden girmek istiyorsun diye sorarlar. Zaten Avrupa Birliği’ne bizi alacakları falan da yok ve olmaz da!

Nedeni yıllarca Avrupa’da çalıştığım için, onların Türkiye’ye bakış açısını biliyorum. Almak istememelerinin pek çok sebebi var. Fakat en başta gelen üç tane faktör öne çıkıyor.

1-Kültür farkı.

2-Din farkı.

3-Ekonomik fark.

Bunlar en önemli faktörler, bunlara nüfus yoğunluğu, işsizlik oranı ve Ortadoğu’da gelişen olaylarla daha pek çok olumsuzluklar eklenebilir. Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye gelen insanlara Türk kimliği verilmesi de Avrupa ülkelerini ürküten bir uygulama denebilir. Açıkça söylemeseler de zaten nüfusu artan bir ülkeye dış takviye niteliği taşıyor olması olarak kabul ediyorlar.

Avrupa Birliği’nin dağılması olasılığı çok zayıf, İngiltere’nin kolonileri arasında çıkan problemler, dolayısıyla ayrılmak zorunda kaldığını gösterse de herhangi bir şekilde Avrupa Birliği ile tamamen ipleri koparması zor.

Avrupa Birliği’nin dağılmasına veya devam etmesine sadece Almanya karar verir. Birlik üyelerinin hemen hemen hepsi de Almanya’ya bağımlı, Almanya batarsa birlikte dağılır. Bu da pek uzak olasılık. Birliğe üye olan yani Avrupa ülkelerinin sınır güvenliği sorunu yok gibi, sadece eski Yugoslavya’nın dağılmasından sonra kurulan küçük devletlerden sadece Sırbistan’la biraz sıkıntılı devreler geçirebilir.

Türkiye bütün gücüyle bu birliğe dahil olma yollarını aramalı. Aramalı derken onların her dediğine “evet” denecek değildir.

Birlik kurulurken bazı kurallar konmuş ve bu kurallara uyulacağını Türkiye’de taahhüt etmiş. Zaman uzayabilir, fakat Türkiye’de bazı sorunlarını çözmede kararlılığını göstermeli.

Birliğe kabul edilmediği takdirde ne yapmalı?

Öncelikle Türki Cumhuriyetleri ile sıkı bir işbirliğine gidilmeli. Uzakdoğu ve Rusya ile iş birliği konularında uzlaşma yolları aranmalı. Eğer NATO’da çıkmak icap ediyorsa savsaklamaya gerek yok hemen çıkılmalı. Zaten NATO’nun fonksiyonelliği ve misyonu bitmiştir, sadece Amerika çıkarları için kararlar alınıyor ve alınan kararlarda Amerika’nın isteği doğrultusunda çalışıyor.

Pek mümkün görülmese de yeni bir pakt kurulacak olursa bu paktın içinde muhakkak Türkiye olmalı.

Şu anda iki kutuplu bir pakt görünüyor gibi. Çin’in bu pakt içerisinde rolünün büyük olacağı düşünülmemeli. Çin’in kullandığı teknolojinin ve sermayenin büyük bir kısmı Amerika’nın kontrolünde.

Arap kardeşlere gelince, aynı dili konuştukları ve aynı soydan geldikleri halde kendi aralarında bir türlü diyalog kuramıyorlar ve her biri başkasının kuyruğuna takılıyor. Sıkışmayınca Türkiye’ye “kardeş” demeyen Arap ülkelerine hiç bir zaman güvenilmez. Kendi aralarında anlaşamayan din kardeşlerimizle biz nasıl anlaşalım.