2020 yılı 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü geride bıraktık.
Bütün siyasiler ağız birliği etmişçesine eli öpülesi öğretmenlerimizi öve öve bitiremediler. Yine aynı, her yıl olduğu gibi öğretmenlerimizi 24 Kasım’da hatırladık ve hamasi sözlerle onları övdük, kendimizce gönüllerini aldık. Alabildik mi acaba? Ve sadece gönüllerini almak yeterli mi?
Geçtiğimiz yıllarda bazı siyasilerin “öğretmenler ne yapıyorlar ki?” diyebildikleri bir ülkede Öğretmenler Günü kutlansa ne yazar, kutlanmasa ne yazar…
Günümüzde bırakın öğretmen camiasının maddi durumlarını, saygı gösterilmeyen, hor görülen “bir öğretmen bile mi olamadın!” denilen bir meslek haline getirildi.
Benim babam da öğretmendi. Çarşıya, pazara çıktığında halk, esnaf ayağa kalkar, önünü ilikler selam verirlerdi. Bu saygı öncelikle öğretmenlik mesleğine idi. Bütün öğretmenlere aynı saygı gösterilirdi. Şimdi ise öğrenciler bile saygı göstermiyor öğretmene! Bu hale getirildi öğretmenlik ne yazık ki…
Maddi olarak da durumları çok iyi değil.
Cumhuriyet’in yeni kurulduğu yıllarda Meclis’te milletvekillilerinin maaşlarına zam yapılması gündeme geliyor, Ulu Önder Atatürk ne diyor biliyor musunuz bu konuda?
“Yapacağınız zamlarla alacağınız maaşlar öğretmen maaşını geçmemeli” diye talimat veriyor. Ve öyle de oluyor…
Şimdi yılda bir kere öğretmenliği överek hamasi nutuklarla işinizi yapmış mı oluyorsunuz?
Hadi oradan, geçin bunları…
***
Ümit Zileli’nin bir yazısından alıntıdır.
Eğitim-İş’in raporuna göre;
-Öğretmenlerin yüzde 83.6’sı maaşının düşük olması nedeniyle toplumda saygınlığının azaldığını ifade etti.
-Yüzde 83’ü devlet okullarında eğitimin niteliğinin düştüğünü vurguladı.
-Yüzde 48’i yöneticiler tarafından öğretmenlere siyasi baskı yapıldığını söyledi.
-Yüzde 83’ü yönetici olmak için mutlak torpil gerektiğini söyledi.
-Yüzde 93’ü öğretmenlik mesleğinin saygınlığını yitirdiğini söyledi.
Gerçekten üzüntü verici.
***
Yürüyüş sporunu üç gündür Kayseri Yolu’nda yapıyorum. Yolun iki tarafında da Kaldırımların bir bölümü tartan pistle kaplanmış. İnsanlar daha iyi koşullarda spor yapsınlar, yürüyüş yapsınlar diye.
O yol güzergâhı araçların transit geçit yaptıkları bir güzergâh. Kırşehir’imizin yüzü sayılır. Gözüme çarpan bir eksiklik var. Gross Market’in olduğu tarafta apartmanların önünde kısa-küçük yamaçlar var, otlarla kaplı ve çok kötü görünümleri var. O alanların yemyeşil çimlerle, çiçeklerle kaplandığını düşünün. Şehrin imajı değişir. Çok zor değil.
Bir çift söz de Kent Park’a edelim. Şehrimize kazandırılan çok güzel bir alan. İnsanların keyifle zaman geçirdiği, spor yaptığı, kafelerin çay bahçelerinin olduğu keyifli bir alan. Ancak insanlarımız o kadar acımasız ki, bu güzel alanı kirletmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Her yer çöp kutuları ile dolu ama insanımız yanı başında çöp kutusu varken çöpünü yerlere atıyor. Uyarı yazılarına rağmen lütfen bu güzel alanı temiz tutalım, sonuçta biz kullanıyoruz.
Kayseri Yolu’ndaki tartan pistlerden bahsetmişken Kent Park’taki bu eksiklikten bahsetmeden olmaz. Güzel parkımızın en büyük eksikliklerinden bence.
Yetkililerin dikkatine…
***
VE MAÇ…
Tebrikler Kırşehir Belediyespor’a.
Sezon başından beri kazandığımız en rahat maç oldu. Bodrum’u 3-0’la uğurladık.
Maçın geneline baktığımızda ilk yarı arzulu, canlı, çalışkan bir takım vardı. Gol bulmakta zorlansak da ilk yarıyı 2-0 önde tamamladık. Gole kadar olan net pozisyonlarımız var. Onları değerlendirebilseydik fark olurdu.
Ancak ikinci yarı skoru korumak içgüdüsü ile kapanmasak yine goller bulabilirdik.
Uzatmalarda bulduğumuz gol skoru 3-0’a getirdi. Bu pozisyonda top, “ben gol olmak istiyorum” dercesine tıngır mıngır gitti, gol oldu.
Umarım bu moralle Perşembe günü yine sahamızda oynayacağımız Sivas Belediyespor maçını da kazanırız. Şimdiden başarılar.
Tebrikler tüm emeği geçenlere.

Abdurrahman Cem