Demokrat Parti iktidarı Osman Bölükbaşı'nın sert ve yıkıcı muhalefetinden öyle yılmıştı ki Başbakan Menderes “Beni övmeni beklemiyorum, ama dilini de tut. Memleketine ne istersen yapacağım” demek zorunda kalmıştı. Ama Bölükbaşı bu, konuşmadan durabilir mi? Kırşehir ilinin ilçeliğe indirilerek parçalanmasında kuşkusuz ki en büyük rolü Bölükbaşı oynamıştır.

ESKİ DP'LİLER BÖLÜKBAŞI'YA GÜVENEMEDİLER,

MENDERES'İN YERİNE DEMİREL'İ OTURTTULAR

        27 Mayıs'tan sonraki siyasî boşlukta Osman Bölükbaşı feshedilen Demokrat Parti'nin mirasına sahip çıkmak istemişse de Demokrat Parti tabanı Menderes'e yaptıklarını hatırlayarak ona güvenememiş, Adalet Partisi'nin çatısı altında toplanıp merhum Menderes'in yerine onun Su İşleri Müdürü Süleyman Demirel'i oturtmuştur.

       Fransa'nın Nancy Üniversitesi'nde yüksek tahsil gören, adını daha çok deprem felâketlerinde duyduğumuz Kandilli Rasathanesi'nde Fatin (Gökmen) Hoca'nın asistanı iken Demokrat Parti müfettişi olarak siyasî hayata atılan Osman Bölükbaşı sonradan yolları ayrılarak karşısına geçtiği eski dâva arkadaşına onbeş yıl yapmadığını bırakmamış, en sonunda darağacına giden yolu açmıştı.

       Bölükbaşı'nın amansız muhalefetinden tabiî ki en büyük yarayı Kırşehir almıştır. 1950-1954-1957 seçimlerinde Bölükbaşı'nın liderliğindeki Millet Partisi'ne, devamı Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne oy verdiği için çekmediği çile kalmayan ve ilçeliğe kadar düşürülen Kırşehir 27 Mayıs ihtilâlini Avanos ve Hacıbektaş ilçeleri ile sonradan ilçe olan Kozaklı'yı kaybetmiş bir demokrasi gazisi olarak karşılamıştır.

      Demokrat Parti iktidarı da yaptıklarının cezasını bakanları, milletvekilleri ve yandaşları ile topyekûn ve ağır bir biçimde ödemiş, bu arada partinin kurucularından Başbakan Adnan Menderes ile birlikte Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan iktidarlarının yaptığı hataların ceremesini idam edilerek çekmişlerdir.

KIRŞEHİR FAZİLET MÜCADELESİNİN MÜKÂFATINI ALAMADI

       Demokrat Parti iktidarını askerlerin kurdurduğu Yassıada Mahkemesi'nde mahkûm eden Anayasa'yı ihlâl dâvasının dosyaları arasında Kırşehir'in ilçe yapılması da bulunduğu halde 27 Mayıs'ta Kırşehir'e başta kaybettiği ilçeler olmak üzere rüçhan haklarının hiçbiri geri verilmemiş, Kırşehir Demokrat Parti'ye karşı verdiği fazilet mücadelesinin mükâfatı olarak eski ilçelerine kavuşmak yerine kolu kanadı kırılmış kalmaktan yine kurtulamamıştır.

      27 Mayıs'ı izleyen aylarda dört yıl süreyle iktidarda kalmak için halkın nabzını yoklamak üzere ekipler halinde yurt gezilerine çıkan Millî Birlik Komitesi üyelerinden Orhan Erkanlı da 21 Eylûl günü memleketi Kırşehir'e gelmiş, Kapıcı Camii karşısında eski hâl dükkânları girişinde bulunan Mustafa Karagüllü'nün bürosunu ziyaret ettikten sonra eski saat kulesinin yerindeki Belediye binası önünde toplanmış Kırşehirliler'e hitaben yarım saat süren bir konuşma yapmıştı. “Terkedilmiş ve dâvasına inanmış Kırşehir'in bir evlâdı olarak memleketine hizmet edememenin yıllarca ıstırabını çektim. Sâbık iktidarın bütün baskılarına rağmen fikrinizden, azminizden dönmediniz. Bir vilâyetin bir devletle böyle mücadelesinin dünya tarihinde bir eşi daha yoktur. Doğru bildiğiniz yoldan yine de ayrılmayacağınıza inanıyorum. Elinizden alınan rüçhan haklarınız size iade edilecektir” diyen Erkanlı'nın bir hemşehrimizin “Kırşehrimiz eski kazalarına ne zaman kavuşacak?” sorusuna karşılık “Bu mevzu çoktan ele alındı” şeklinde cevap vermesi Kırşehirliler'in ümitlerini tazelemişse de iki ay sonra ihtilâlcilerin ikiye bölünüp komite üyesi otuzsekiz subaydan ondördü arasında Erkanlı'nın okyanus ötesi Meksika'ya sürülmesiyle ümitler bir kere daha suya düşmüştü.

MENDERES ve ERKANLI'DAN SONRA HER ŞEY BİTTİ

      Millî Birlik Komitesi'nin genel sekreterliğini de üstlenen Orhan Erkanlı'nın Kırşehirliler'e hitap ederken sözünü ettiği “rüçhan hakkı” kavramı öncelik hakkı olarak da bilinen, önceden var olan bir hakkın geri verilmesi önceliğini tanıyan hak türüydü ve ilçeliğe düşürülmüş Kırşehir'in haksız olarak elinden alınan vilâyetlik hakkının iade edilmesiyle tam tamına örtüşüyordu. Ve bu hakkın iadesi de elbette dönemin tek ve mutlak hâkimi ihtilâl yöneticilerinin elindeydi.

       Burada ilginç olan şu ki Başbakan Adnan Menderes Kırşehir'i ilçeliğe düşürerek uğrattığı zararları telâfi etmek üzere 1 Şubat 1960'ta Kırşehir'i ziyaret ettikten 115 gün sonra 27 Mayıs'ta ihtilâlle devrilince eski ilçelerimizin iadesini de kapsayan amacını gerçekleştirememişti. Millî Birlik Komitesi'nde istediğini yaptıracak bir konuma sahip olan Orhan Erkanlı da 21 Eylûl 1960'ta memleketi Kırşehir'in elinden alınan ilçelerinin iadesine “Bu mevzu çoktan ele alındı” diyerek yeşil ışık yaktıktan 52 gün sonra 13 Kasım'da komiteden tasfiye edilip yurt dışına sürülmesiyle eski ilçelerimizin iadesi konusu ikinci, belki de son defa siyasetçilerin gündeminden çıkmıştı.

BÖLÜKBAŞI İSTESEYDİ KIRŞEHİR ESKİ İLÇELERİNİ GERİ ALIRDI

     1950 Genel Seçimleri’ni büyük çoğunlukla kazanan Demokrat Parti iktidarı kendisine oy vermeyen seçmenlere kızarak sadece Kırşehir'i ilçe yapmadı, seçmenlerinin tamamı CHP’ye oy veren Kastamonu’ya bağlı Abana’yı da ilçelikten köye düşürdü. 1967’de dönemin Belediye Başkanı Fahri Yazgan’ın girişimiyle CHP’nin Anayasa Mahkemesi’nde dâva açması sonucu Abana'yı köy yapan kanun iptal edildi. Hükûmete de yapılan hatayı düzeltmesi için dört aylık süre verildi. Abana böylece 14 yıl sonra 1968 yılında kendisine bağlı 10 köy ile beraber yeniden ilçe haline getirildi. Geçen yazımda da belirttiğim gibi bununla ilgili haberi sahibi olduğum “Yeni Kırşehir” gazetesinin 14 Temmuz 1967 tarihli sayısında manşetten vererek ilgilileri uyardığım halde hiç kimseden ses çıkmadı.

     Kırşehir de aynı yöntemi kullanarak eski ilçeleri Avanos ve Hacıbektaş ile 1954'te ilçe haline getirilen Kozaklı'yı geri alabilirdi belki, fakat lâftan başka bir şey yapmayan Kırşehirli siyasetçiler bu konunun üzerine varmadılar. Özellikle yıkıcı muhalefetiyle Kırşehir'in ilçeliğe düşürülmesinde ve geri kalmasında büyük vebali bulunan Osman Bölükbaşı kazazede Kırşehir halkını arkasına alarak o günkü şartlarda uğraşsa ve Anayasa Mahkemesi'nin Abana kararını da emsal göstermek suretiyle dâva açsaydı diğer liderlerin desteğiyle -ki gerek Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel'in, gerek Cumhuriyet Halk Partisi lideri İsmet İnönü'nün yanında Osman Bölükbaşı'nın itibarı büyüktü- Kırşehir eski ilçelerini büyük olasılıkla geri alabilirdi, ama herhalde Kırşehir'in kalkınırsa kendisinden desteğini çekebileceği düşüncesiyle buna yanaşmadı. Öyle ki 1960 ihtilâlini izleyen aylarda Kırşehir'de Kız İlköğretmen Okulu'nun açılacağı gündeme gelince Nevşehirliler bürokratlarını araya sokarak okulu Nevşehir'e aldırmışlar, Bölükbaşı da “Ben Türkiye'nin millletvekiliyim” diye Kırşehir'e arka çıkmayınca Kız İlköğretmen Okulu elimizden gitmişti. Bu sırada Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü'nün başkanlığında kurulacak koalisyon hükûmetine girip girmeme konusunda arkadaşlarıyla ihtilâfa düşen Osman Bölükbaşı Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi genel başkanlığından ve partiden istifa etti. Bunun üzerine toplanan genel idare kurulu partinin koalisyon hükûmetine katılmasına -ki Nevşehir milletvekili hemşehrimiz Ramazan Demirsoy da bu partide idi- ve Uşak Milletvekili Ahmet Tahtakılıç'ın Millî Eğitim Bakanı olarak yeni hükûmette görev almasına karar verdi. Böylece Kırşehir ilçeliğe düşürülürken kendi memleketi Uşak da il yapılmış olan yeni Millî Eğitim Bakanı Tahtakılıç öğretmen okulu konusunda Kırşehirliler'in yanında yer aldı ve Kırşehir halkının Demokrat Parti iktidarının zulmüne karşı yıllarca partisi saflarında verdiği örnek demokrasi mücadelesine karşı vefakârlık göstererek Kırşehir'de de Erkek İlköğretmen Okulu'nu açtırma faziletini gösterdi. Şimdi Polis Evi olan eski Özel İdare Müdürlüğü binasında 1 Kasım 1961'de 100'ü yatılı olmak üzere 143 öğrenciyle öğretime başlayan ve yatılı öğrencilerine de eski cezaevi yanındaki Kırşehir Öğrenim Gençliğine Yardım Derneği'nin öğrenci yurdu binası tahsis edilen bu okul ileride Ahi Evran Üniversitesi'nin temelini oluşturacaktı. 
      Şüphesiz ki iç politikada sert ve kırıcı muhalefet yapmanın zararlarını çok ağır şekilde çekmiş olan Kırşehirliler bundan böyle fanatik siyasetçilere geçit vermeyeceklerdir.

Millî Birlik Komitesi üyesi ve genel sekreteri Orhan Erkanlı yurt gezisi kapsamında 21 Eylûl 1960 günü memleketi Kırşehir'e gelmiş ve halka hitaben yaptığı konuşmada Kırşehir'in rüçhan haklarının, yani eski ilçelerinin geri verileceğini, bu konunun çoktan ele alındığını söylemişti. O tarihlerde çıkardığım “Kırşehir Postası” gazetesi Erkanlı'nın Kırşehir ziyaretini 24 Eylûl 1960 günkü nüshasında böyle vermişti.