Kalemin ucunda pranga.

Git… Gitmez…

Yürü… Yürümez…

Bir kelime… Haydi bir kelime daha… Omuzlayalım…

Açılsın akıl kapıları, açılmaz…

Paslı ve ağır…

Takvime bakıyorum 2021 yılı gideli 4 gün olmuş.

Biten yıl “evvel” olmuş…

2022 yılına girdik, bugün 4 Ocak 2022.

Bir adım daha atmışız “ahir”e…

Hemşehrimiz rahmetli Neşet Ertaş’tan dinlediğimiz bir türkünün bitip, diğerinin başlaması gibi…

Ömür gibi…

Ömrümüz gibi…

Gençliğimin türküyle yoğrulmuş bir anısını benim gibi beraber seyahat ettiğimiz rahmetli babam gibi sizleri hissetmeye…

Eski külüstür Magiros marka bir otobüsle yolculuk…

Şoförümüz iri yarı, uzun boylu, meşhur Cabban Ağa adında birisi…

Geçmişte efkârlı bir yolculuğa çıkalım gelin hep birlikte…

Uçsuz, bucaksız bir zaman dilimi…

Camın ötesinde alabildiğine hüzün dolu, ah! O karlı dağlar, o karlı yollar!..

Zalim şoför bir de plak koymaz mı pikaba…

İlk tezene düşünce bağlamanın teline, hemşehrimiz rahmetli Neşet’in yüreğinden dökülen çığlığı kapladı otobüsün içini…

“Cahildim,

Dünyanın rengine kandım…

Hayale aldandım, boşuna yandım

Seni ilelebet benim sandım,

Ölürüm sevdiğim, zehirim sensin…

‘Evvelim’ sen oldun, ‘ahirim’

Sensin…”

Kimini kavuşturan, kimini gurbete ulaştıran.

Kırşehir’i Ankara’ya bağlayan yol.

Kırşehir-Kaman yol ayrımından dönüyoruz. O tarihlerde bugünkü Kırıkkale yolu yok. Ankara’ya Kaman’dan geçiyoruz. Sofular, Kaman, Kesikköprü, Bala, Atatürk’ün bir gece konakladığı Beynam Köyü, Gölbaşı, Dikmen, Ankara ve son durak İtfaiye Meydanı…

8 saat süren yorucu bir yolculuk…

Babamın da ahbabı Mucurlu Kamil Bey’in kahvesinde çay molası…

Meraklı gözlerle Ankara’yı seyrediyorum ilk defa…

Garson Kırşehirli Güdüğün Ahmet…

Aradan yıllar geçti…

Çocukluğumuz, gençliğimiz zorluk ve sıkıntılar içinde geçti, gitti…

Bugün 2022’ye girdiğimiz günlerden birini yaşarken ister istemez anılarım, o gençlik yıllarına götürüyor beni…

Ankara’ya varıncaya kadar babam öğütler veriyordu bana.

Otobüsümüzde yolcuların bavullarının dolusu efkâr yüklüydü!

Gençtim de, ruhum o yollarda büküldü, saatler geçmedi nedense…

“Sözüm yok şu benden kırıldığına,

Gidip başka dala sarıldığına,

Gönül inanmıyor ayrıldığına,

Gözyaşım sen oldun, kahrım sensin...

‘Evvel’im sen oldun, ‘ahir’im sensin!”

Yıllarım, hayallerim, gazeteciliğim, her şeyim Kırşehir için, Kırşehir’in sorunlarını yazmakla geçti. Ne insanlar tanıdım, neler gördüm, neler yaşadım. Hepsi unutuldu. Anılarda kaldı.

Tam 50 yıl, dile kolay yarım asır yazdım.

Yeni yılda günler yine hızla geçiyor, kadere bak; ömrümde bir yıl daha gitti…

Ülkenin sorunları kadar, Kırşehir’in sorunları da yıllar yılı benim bitmeyen meselem oldu nedense…

Başkaları gibi “adam sende” diyemedim. Eğilip bükülemedim. Kalemimi satamadım.

Servetine servet katanlar, gözünü para ve hırs bürümüşler, etliye sütlüye karışmayanların memleketi değil miydi Kırşehir? Zaten onların da nesilleri bitmiş ya. Ben de bunlarla uğraştım, Kırşehir’imiz adına nedense! Hala çıkarı için ipini sürüyüp gezenler var!

Unuttuğumuz, “mutluluk” sözcüğünü ne zaman kullanacağız?

Ben idrak ettiğimiz 2022 yılından ve gelecek yıllardan Kırşehir’imiz adına umutlanmak istiyorum. Ülkenin durumu zaten malûm…

Şu yaşananlara bakılırsa yazık olacak gelecek nesillerimize.

Türk Milleti nasıl olsa gereğini yapacaktır bir gün diyerek umutlanıyorum.

Geçip giden yılları, Kırşehir’e “hizmet” yerine “hezimet” yapan o eski siyasileri unutacak mıyız? Elbette ki hayır!

Tam tersine andıkça belki de Kırşehir halkı beddua edecek, “Aldıkları maaşların hayrını görmesin” diye…

Onlar siyaset uğruna şansları varmış kendilerini kurtardılar ama, bügün memleketlerine gelemiyorlar, insan içine çıkamıyorlar.

Aklımdan hiç çıkmıyor, gittiğim, gördüğüm il ve ilçelere baktıkça kendi kendime soruyorum. Bir şehir, içinde yaşadığımız, doğup büyüdüğümüz, ekmeğimizi kazandığımız bu şehir, Kırşehir neden bu kadar talihsiz? Neden bu kadar sahipsiz?

Neden Kırşehir hizmet edecek, Kırşehir’in kaderini değiştirecekleri bulup seçmiyor, ya da seçemiyor?

Evet, tüm dünyayı, ülkemizi ve Kırşehir’imizi etkisi altına alan ve yaşamımızı derinden etkileyen koronavirüsün gölgesinde geçen 2 yıl… Başka illeri bilmem ama Kırşehir’e büyük darbe vurdu. Sanayisi, turizmi olmayan Kırşehir’e yazık oldu.

Hiçbir yatırım gelmedi Kırşehir’e, insanların sorunları mı onu hiç sormayın fakirleşti, can çekiştiriyor adeta!

Büyük umutlarla girdiğimiz ancak 2020 yılı Ocak ayında Çin’de görülen ve Mart ayında ülkemizde görülmeye başlanan koronavirüs nedeniyle büyük sıkıntılar yaşadık. Günlerce maskesiz sokağa çıkamadık. Salgın hastalıktan korunmak için günlerce sokağa çıkma yasakları uygulandı ve halen de birçok alanda tedbirler uygulanmaya devam ediyor.

Oysa daha dün gibi hatırlıyorum, ne de umutluyduk 2021’den…

Boşa geçen bir yıl olarak uğurladık gitti.

Zor ve sıkıntılı geçen 2021 yılında hükümet pek çok yatırımı ertelemek zorunda kaldı.  Bu çerçevede Kırşehir ne yazık ki elle tutulur, gözle görülür bir ilerleme kaydetmediği ve “kayıp yıl” olarak bir yılı daha boş geçirdi.

Geçip giden yıllarda yakınlarımızı kaybettik, neler kaybettik, neler!

Şöyle bir etrafınıza bakın neler kaybetmişiz neler!

Hepsini arıyoruz, hepsine özlüyoruz.

Şimdi “merhaba” diyerek tebessüm ettiğimiz 2022’yi düşünüyorum, bir şey aklıma gelmiyor. Umudun olmadığı yerde insan ne yapar ki?

Ben de siyasiler gibi sizlere yalan mı söyleyeyim, umut mu vereyim?

Bol keseden atıp, her şeyi tozpembe mi göstereyim?

Her şey düzelebilir, işimiz, aşımız, eşimiz, mutlu bir yuvamız olabilir. Ama bir kişi umudunu ve sağlığını kaybederse o insan bitmiş demektir.

Ben elbette 2022 yılının ilk haftasında hiç kimsenin umudunu kırmak istemem. Sizleri bilmem ama benim umudum kalmadı. İnşallah ben yanılır, her şey güzel olur. Hep birlikte bu güzel ülkemde, şirin Kırşehir’imde huzurlu ve mutlu bir ortamda yaşar ve ömrümüzü tamamlarız.

Yeni yılınızı bir kere daha kutluyorum.