Merhaba sevgili okurlarım…
Merhaba değerli Kırşehirliler…
Yıllar ne çabuk geçiyor farkında bile değiliz.
2020 yılı hepimiz için kötü bir yıl olarak geride kaldı.
Koranavirüs tüm ekonomiyi alt üst etti. İnsanlar tedirgin oldu. 
Tam elli yıl önce evlendiğimiz; varlığı, yokluğu, iyi günü de, kötü günü de birlikte paylaştığımız çocuklarımın annesi, bugün her şeyimi ona borçlu olduğum sevgili eşimle birlikte böyle günlerce eve kapanıp yapayalnız, baş başa bir araya gelememiş, yaşayamamış, yaşadıklarımızı birbirimize anlatamamıştık.
2020 yılının son gününden 4 Ocak 2021 yılının sabahına kadar birbirimizi dinledik. O da ben de anladık ki bize bizden yakın kimse yokmuş.
Kader ve ilahi adaletin elinden kurtulunur muydu? 
Bir pandemi hastalığı tüm insanları eve kapattı. Bizi de şöyle bir teğet geçti!
Elden ne gelir? Biz de öyle yaptık. Eve kapandığımız bu günlerde eşimle uzun uzun konuştuk. 
Çocuklarımızı, torunlarımızı özledik. Onlarla telefonla görüntülü görüştük.
“Hayat eve sığar” dediler ama, bir de bana sorun. Eve zor sığdım.
Arayan vefalı dostlarım sağ olsunlar…
Düşünüyorum da toplum olarak duygularımızı, düşüncelerimizi alt üst eden hadiselere vicdan sahibi olanlar sessiz kalamaz, kalmamalıdır.
Geçmişteki yaşanmışlıklar ve bugün yaşananlar!
Bugünkü genç nesilleri uyarmak hepimizin görevidir.
Onlar Atatürk’ün Türkiye’sinin geleceğini iyi görmelidirler.
Ülkemizin geçip giden yıllarına baktığımız zaman neler görüyorsunuz?
Bir nefret denizi…
Acılarımız dalga dalga…
Üzüntülerimiz katmer katmer…
Birbirimizi yaftalayarak, ayrıştırıp ötekileştirerek “Nefret”, “intikam”, “şiddet” sarmalında yaşamaya çalışıyoruz!
İsterseniz şöyle biraz gerilere gidelim ve çelişkiler yumağı içinde olduğumuzu hep birlikte görelim.
Başımızdaki iktidar partisi ile muhalefet partilerinin birbirlerine çıkışlarını, eleştirilerini görüyorsunuz. Sanki 1980 öncesi gibi. Toplumu ayrıştıran sözler, gerçekten yaralayıcı ve ötekileştirici hareketlerdir ve bu da çok tehlikeli bir dildir. Düzeltmek lâzımdır.
Bazen eski günleri hatırlıyorum. 
Çocukluğumu, gençliğimi yaşadığım güzel Kırşehir…
O eski günler güzel miydi? 
Belki o kadar güzel değildi ama, bugün geriye baktığımız zaman geçmiş yılları çok daha güzel buluyorum.
Hani o eski güzel Kırşehir nerede? Anılarımızda kaldı!
Bugün öylesine berbat bir dönemde yaşıyoruz ki “Bundan kötüsü olmaz!” diye düşünüyorum.
Eskiden de büyük sıkıntılar vardı. Gelir düzeyi düşüktü. Eğitimde, sağlıkta, ekonomide, sosyal yapımızda binbir sorun belimizi büküyordu.
Ama bugün bakıyorum koca Türkiye’de akıl almaz bir yılgınlık var toplumda.
Eskiden bütün bu olumsuzlukları, yaşadıklarımızı Kırşehir’in ileri gelenlerinden büyüklerimiz, ağabeyimiz, dostlarımız olan “Ahi Baba” Mustafa Karagüllü ile Hacı Mehmet Gülten’den sorar, öğrenirdik.
Acaba bana mı öyle geliyor, yanılıyor muyum diye ısrarla sorar öğrenirdim.
Şimdi hepsini kaybettik!.. Arıyoruz o değerleri!..
Evet sevgili okurlarım durum maalesef böyle değil mi?
İşte böylece hayatlar kaybolup gidiyor.
Anılarım hep kopuk kopuk…
Yarım asırdan fazla gazetecilik mesleğimi sürdürüyorum. 
Gazetecilikten başka işim olmadı.
Bugün her şeyimi gazeteciliğe borçluyum.
Mesleğimi Kırşehir’de icra ettim, Kırşehir’in çıkarları için yazılar kaleme aldım. Kalemimi küçük çıkarlarım için satmadım.
Bu uzun yıllarda neler gördüm, neler yaşadım.
Ne iyi insanlar tanıdım, ne hayırsever, cömert insanlar gördüm. Ne ciğeri beş para etmez, çıkarı için her şeyi mubah sayan dönme, dönekler tanıdım.
Hayatında hiçbir şey görmemiş, başkalarının yaşam biçimlerine özenen, öğle yapan kafası 1980’lerde kalmış, hayatı kavgayla geçmiş, yakınlarına, herkese kazık atmış, iftiracıları tanıdım. 
Kırşehir, Kırşehir olalı böylesi durumlara düşmemişti sanırım.
Ocak ayı da hızla geçiyor. 
Günlerden Cumartesi hava bir kapanıyor, bir açıyor.
Aylardır yağmura hasret Kırşehir’i yine masaya yatırdım. Hafiften yağmur çiseliyor, hava soğuk. 
2021 yılında bilim ve akıl mirasını öne çıkaralım ve onun etrafında birleşelim isterim.
Geride bıraktığımız 2020 yılı toplumumuzu yorgun düşürdü.
2021 yılında hedefimiz; acımasız düşüncelerden arınıp, duru düşüncelerle kendimizi yetiştirme yılı olmalıdır.
Bu yıl pozitif düşünüp, pozitif projelerle üretip, hayata geçirelim. Politik kültürümüzü yeniden düzenleyelim. İleride yüzünüze bakamayacağınız eleştiri ve hakaretvari sözleri politikacılarımız bir kenara bırakmalıdır. 
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ne demişti yıllar önce:
“… Benim manevi mirasım bilim ve akıldır.”
O halde biz de aklımızı kullanalım.
İnternet ve dijitalleşme ile aklımızı çağdaşlığa yöneltelim. Sosyalleşmeden vazgeçmeyelim.
Her cümlenin içine sıkıştırdığımız “demokrasi” sözcüğünü toplum olarak benimseyelim. “Demokrasi”nin kıymetini bilelim.
AB topluluğu içerisinde ülkemizi görmek istiyorsak, onlar gibi olmayı düşünelim. Herkesle kavgalı olmak ülkemize kaybettirir, unutmayalım.
Ülkemiz fertlerinin politikada, ekonomide, sanatta, bilimde, sporda daha fazla dünya sahnesinde yer almasını sağlayayım.
Gerçekler, projeler ile örtüşmez ise, projeleri çağdaş gerçeklere göre yeniden dizayn edelim.
2021 yılını görüş birleşkesi şemsiyesi altında birleştirirsek şartlar her konuda pekâlâ pozitif yolda ilerleyebilir. 
2021 yılında yolumuzun açık ve engelsiz olması dileğiyle…